16 Aralık 2012 Pazar

13 Aylık Gelişim

İlk kez: Üstten azı dişi çıktı

Üstten azı dişi çıkıyor ve bugün huysuzluğu tavan yaptı, beni ve abimlerde ki herkesi resmen canından bezdirdi.Sabahtan bu yana hep ağladı, ağlamasın diye duş aldırdım, dışarı çıkardım v.s ama hiçbiri işe yaramadı.
21 Kasım 2012 Çarşamba

İlk kez: Babasından 20gün ayrı kaldı

Babasından 20 gündür ayrı kaldı, abimlerdeyken geçen gün uyandığında önce odayı inceledi sonra "baba"diye seslendi, içim cız etti sarıldım kucakladım, salona getirdim tekrar "baba"diye seslenince resmen gözlerim doldu.
29 Kasım 2012 Perşembe

Yaptı:Bu ara tek uyku yapıyor

Sanırım artık tek uykuya geçiyor, genel olarak günde tek uyku yapmaya başladı. Dayısına geldiğimden bu yana geceleri 12 saat,gündüzleri ise 2 saat civarında tek uyku yapıyor. Not: Sonradan girilen güncel:iki uykuya devam
29 Kasım 2012 Perşembe

Yaptı:Artık kendi kendine uyuyor

Yaklaşık 1 aydır artık kendi kendine uyuyor, annesinin çabalarını boşa çıkarmadı ve en sonunda oğluma kendi kendine uyumayı öğrettim.Hem oğlum için hem de benim için büyük rahatlıkmış kendi kendine uyuması,artık eskisi gibi direnmiyor uykuya,inşallah hep böyle devam eder.
29 Kasım 2012 Perşembe

İlk kez:Yürüyor

Artık ciddi ciddi yürüyor, hatta o kadar gaza geldi ki  olduğu yerde manevra yapıp dönüyor bile.Babası bursaya bizi almaya geliyor,babasına hava olsun,ders olsun dercesine bugün çalışmalarını son hızla devam ettirdi ve olayı çözmüş bulunmakta.Gerçi babası gelince uyuyor olacak ama sabah ona da bir show yapar. Artık paytak paytak evde köşe bucak dolanıp durur. 
30 Kasım 2012 Cuma

İlk kez:Çok kötü düştü ve ağzı kanadı

Mutfakta çekmeceyi çekmek isterken çekmecenin kulpundan eli kurtuldu ve çok fena düştü.Ağzı kan içinde kaldı.Üst,ön dişlerinin üzerindeki,üst dudağını birleştiren diş eti kanadı.Arkamı dönünce oğlumu yerde ve ağzı kan içinde görünce bir taraftan onu susturmaya çalışırken diğer taraftan bende ağlıyordum.Hemen önce babasını, sonra doktorumuzu aradık.Doktorumuz hiçbirşey kullanmamamızı kendi kendine iyileşeceğini söyledi.Bu sayede ilk hasarlı düşmemizi de gerçekleştirmiş olduk.
03 Aralık 2012 Pazartesi

İlk kez:Evin odalarını yürüyerek keşfediyor

Artık evin tüm odalarını paytak paytak yürüyerek dolaşıyor ve yeniden keşfediyor.Yürürken ağzı beş karış açık,heyecandan deliriyor.Emeklemekten kurtuldu yavrum,yerlerde dolaşmaktan çok sıkılmıştı artık...
05 Aralık 2012 Çarşamba

İlk kez: Tutunmadan yerden kalkıyor

Yürüme olayını artık çözdükten sonra,yerden de kendi kendime kalkmayı öğrenmiş bulunmakta.Kim tutabilir artık oğlumu...
11 Aralık 2012 Salı

Yaptı: Balon oynadıkça coştu

Balonla oynamayı çok seviyor.Akşam annesi ve anneannesiyle balon oynadı, gülmekten koptuk.Biz balonu birbirimize attıkça oğlum yakalamaya çalıştı, çok hoşuna gitti bu oyun ama çok yoruldu çokkkk
11 Aralık 2012 Salı

İlk kez: Söylenen "telefonu getir"talimatını yerine getirdi 

Annesi koltukta duran telefonunu isteyince aldı annesine götürüp uzattı, sonra anneannesine vermesini isteyince de döndü ona götürdü.Oğluşum artık söylenenleri algılamaya başladı bile :)
11 Aralık 2012 Salı

Yaptı: "Hayır"kelimesinin anlamını öğrenmece

Annesi birşeyi yapmaması gerektiğinde oğluna kararlı bir şekilde hayır deyip, kaşlarını çatınca oğluda sırıtarak şebeklik yapıyor ve yapacağını yine yapmaya devam ediyor.Anneside onu ordan kaptığı gibi başka bir yere oturtuyor işte o zaman zorla kendini ağlatıyor. Ama annesi suratına bile bakmıyor, dönüp sırtını gidiyor.Guyaa hayırı öğretmeye çalışıyor.
12 Aralık 2012 Çarşamba

İlk kez: Öpmeyi öğrendi

Öpmeyi öğrendi ve anne - babasına bol bol öpücük verdi.Anne-babası bu durumdan çok mesutlar.
15 Aralık 2012 Cumartesi

İlk kez: Hamsi yedi

Hamsi yedi. Anneannesinin mis gibi mısır unuyla kızartmış olduğu hamsilerden yedi, hep buharda haşlama yemekten oldukça sıkılmış olmalı ki hapur hupur götürdü hamsileri :)
15 Aralık 2012 Cumartesi

İlk kez: Tüm gün anneannesiyle yalnız kaldı

Bugün bizim işimiz olduğu için oğlumu anneannesine emanet ettik. Anneannesi çok tırsak olduğu için oğlumda onu hiç üzmemiş, çünkü oğlum ağlasaydı anneannesinin eli ayağına dolaşırdı.Hatta çok güzel uyumuş, çok güzel oynamış ve çok güzel yemeğini yemiş.Bunların bütün nazı biz annelere :)
15 Aralık 2012 Cumartesi

İlk kez: İlk adım ayakkabısı oldu

ilk adım ayakkabısı oldu,evde alıştırma yapmak için deneyelim dedik.İlk bi kaç kez tökezledi ama sonrasında alıştı. Artık AVMlerde oğlumda istediği gibi dolaşacak, annemsinin peşinden paytak paytak yürüyecek, mağazaları altına üstüne getirecek
17 Aralık 2012 Pazartesi

16 Kasım 2012 Cuma

12 Aylık Gelişim (Kaan artık 1 yaşında)

Playskool oğlumu günün miniği seçtiği için teşekkür ediyoruz

Yaptı: Çoraplarını ben giydiriyorum o çıkartıyor

Ayağında çoraptan nefret ediyor,annesi giydiriyor o çıkartıyor.Babasıda diyor ki anası kılıklı oğlum diyor.Annesi de yaz kış çorap giymeyi hiç sevmez.
18 Ekim 2012 Perşembe

İlk kez: Kapakları kapatıyor

Yeni favori oyunu eline kapaklı ne geçirirse açıp kapatmaya çalışmak.Açması daha kolay da kapatması sanki biraz daha zor. Az biraz daha uğraşsa çözecek herşeyi.
21 Ekim 2012 Pazar

İlk kez: İstediklerini parmağıyla gösteriyor

İstediği birşey görünce parmağıyla anne-babasına gösteriyor ve istediğini anlatmaya çalışıyor.
23 Ekim 2012 Salı

İlk kez: Adımlarını ilerletti,3-4 adım atıyor

Annesi çok yakınına oturarak kollarını açıp gel gel yapıyor, kaan efendi 3-4 adımla annesinin kucağına atıyor kendini,yürümeye çok az kaldı, antremanları devam ediyor
23 Ekim 2012 Salı

İlk kez: Emerek uyudu

Çok uykusu gelince yanına uzandım uyumadı, pusetinde salladım uyumadı en sonunda annesini emerek uyuyakaldı. Doğduğundan bu yana hiç emerek uyumamıştı.
23 Ekim 2012 Salı

Yaptı: Bayram sabahı 8:00de kalktı

Bayram sabahı,anne-babasına bayram hediyesi, akşam 21:00 de yatıp sabah 8:00 de uyanması oldu
25 Ekim 2012 Perşembe

İlk kez: Alt yanlardan 2 dişi çıktı,toplam 8 dişli oldu

Alttan iki dişi daha çıktı,altı dörtledi, üstü dörtledi etti sekiz diş. Çoğu gitti azı kaldı
08 Kasım 2012 Perşembe

Yaptı: Yürüme antremanlarına tam gaz devam ediyor

Yürüme antremanlarına devam ediyor, Eymen arkadaşı bize geldikten sonra onun yürüdüğünü görünce gaza geldi ve bu ara daha da hızlandırdı çalışmalarını. Şimdilik sıklıkla 4-5 adım atıyor.
08 Kasım 2012 Perşembe

İlk kez: Beş saat otobüs yolculuğu yaptı

Annesiyle birlikte bursaya otobüste uzun yolculuk yaptı.Akşam saat 20:00 de otobüse bindik uykusu geldiğinde uyuyana kadar çığlıklarıyla tüm otobüsü ayağa kaldırdı.Sonunda uyuyunca annesi de 5 saat robot gibi koltuğa çakılı kaldı.Otobüsten inerken uyandı ve dayısına gelince annesi tekrar uyutmak isteyince 2.5saat direndi en sonunda sızdım kaldı.
11 Kasım 2012 Pazar

İlk kez: İnek sütü içti,taze taze

İnek sütü içti hemde taze taze sağılmış inek sütünden.Annesi sabah kahvaltıdan sonra bi güzel pişirmiş,ilk seferde sulandırılmış olarak 80cc hüpletti, inşallah devamı gelir.
17 Kasım 2012 Cumartesi

24 Ekim 2012 Çarşamba

Çocuklarımızın Hayatında TV Olmamalı

0-3 yaş arasındaki çocukların uzun süre televizyon karşısında kalmaları, birçok olumsuz sonucu beraberinde getirir. Dil gelişiminde bozukluk, hareketsizliğe bağlı kilo alma gibi negatif etkiler ya
ratan televizyon izlemenin yol açtığı diğer sorunları Fizyoterapist Ebru Albayrak Sidar sıraladı.



1. Çocuğun zamanını alarak, onu yaratıcı etkinlik ve oyunlardan alıkoyar.
2. Gerçek olmayan kişi veya yaratıkların var olduğunu sanmasına, gerçeklikten uzaklaşmasına sebep olabilir.
3. TV ekranından yayılan ses, renk ve ışıklar çocuğun sinir sisteminin aşırı yorulmasına sebep olur. Ayrıca bu uyaranlar epilepsi gibi rahatsızlıkları bile tetikleyebilir.
4. Duygusal yönden çocuğun ekrandaki karakterle empati kurmasına ve endişe, korku, mutsuzluk gibi duygu yoğunluklarına sürüklenmesine neden olabilir.
5. 0-3 yaş aralığındaki çocuk; doğru-yanlış, hayal-gerçek gibi ayrımları yapamayacağı için günlük hayatına yansıyacak davranış bozukluklarına sahip olabilir.
6. Sosyalleşmesi ve çevresi ile etkileşim içinde olması gereken çocuklar, televizyon önünde öldürülen zamanla, insan ilişkilerinden ve ahlaki gerçeklikten uzaklaşırlar.
7. Fiziksel gelişim açısından ise çocukları olumsuz etkileyen, en önemli çağlarını televizyon önünde oturarak geçirmeleri, bunun sonucunda ise vücutlarında çeşitli duruş bozukluklarının meydana gelmesidir.
8. Çocuğun konuşma, gülme, ağlama vb. sosyal ve duygusal tepkilerine cevap vermeyen, tek taraflı, cansız bir varlık olan televizyon, zaman içinde çocuğun tepkilerinin azalmasına ve donuklaşmasına sebep olur.
9. 0-3 yaş arasındaki çocuğun ailesi dışında, psiko-sosyal ve psiko-motor gelişimini destekleyebileceği ve televizyon başında geçirdiği zamanları telafi edebileceği başka bir sosyal ortamı olmayacaktır. İşte bu nedenle de ailesinden öğrenmesi gereken birçok gelişim basamağında çeşitli eksiklikler görülecektir.
10. Uzun süre TV karşısında kalmış çocuklarda görülen bazı belirtiler şunlardır:
Etrafa karşı ilgisizlik, onlarla duygusal ve sosyal iletişime geçmeme, kendi halinde olmaya çalışma, kendi etrafında dönme, sallanma, aşırı derecede cansız, nesnelere olan ilgisizlik, seslenince bakmama, göz kontağı kurmama, insanlarla ve yaşıtlarıyla ilgilenmeme, konuşmama, cümle kurmama, iletişim ve etkileşimde problemler, duygusal olarak karşılık vermeme vb.




Bu yazıyı paylaş
Share On Facebook !

Anne Baba Tutumları ve Kişilik Üzerindeki Etkileri

OTORİTER TUTUM
Çocuğunu belli bir ideal peşinde ve belli kalıplar içinde yetiştirmeye çalışan anne babalardır. Çoğunlukla anlayışsız, hoşgörüsüz, katı ve baskıcı bir tutum içindedirler. Hata ve yanlış yapma hakları yoktur. Anne baba isteklerinden ödün vermez çünkü onlar hep haklıdır. Ailenin verdiği disiplin çocuğu hayatından bıktırır. Çocuklar kendilerini tam anlamıyla ifade edemedikleri için bunlardan başarı beklemek yanlış olur. Otoriter ailede yetişen çocuklar stresli ve tedirgindirler. Kendine olan güveni hemen hemen yok gibidir. Sessiz, çekingen, başkasının etkisinde kolayca kalabilen çocuklardır. Sürekli eleştirildiği için aşağılık duygusu olabilir. Kendi başlarına karar veremezler, birilerinin onu yönlendirmesini beklerler. Bunların tam tersi çocuk isyankar da olabilir.



SERBEST ANNE BABA TUTUMLARI
Burada çocuğun başına buyruk yetişmesi, dilediğince davranması ve çocuğun üzerinde aile denetiminin olmaması vardır. Çocuk aşırı hareket ve davranış serbestliği gösterir. Çocuğun haklarının sınırsız olduğunu sandığı için aile müdahale etmez. Kural tanımayan bu çocuklar şımarık olurlar. Her ortamda istediklerini elde ettikleri için doyumsuzdurlar. Bu tutum çocuğu en kolay yetiştirme şeklidir. Serbest tutumla yetişen çocuklar devamlı birilerinden hizmet beklerler. Bütün isteklerinin yerine gelmesini isterler. Okuldaki ve toplumdaki kurallarla karşı karşıya kaldıklarında hayal kırıklığına uğrarlar. Bencil ve saygısızdırlar.

İLGİSİZ VE KAYITSIZ ANNE BABA TUTUMLARI

Bu tutumda olan anne ve babalar çocuğun davranışları karşısında ilgisiz ve vurdumduymaz davranışlar sergilerler. Çocuğun varlığı ile yokluğu belli değildir. Bu guruba giren anne babalar genellikle hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırmaktadırlar. Bu tip ailelerde çocuk fiziksel ve duygusal yalnızlığa itilmektedir. Anne, baba, çocuk arasında iletişim kopukluğu vardır. İlgisiz ve kayıtsız tutumla yetişen çocuklar bazen dikkat çekmek için çevresine zarar verebilir. İnsanlarla ilişki kuramaması sonucu sosyal gelişiminde aksaklıklar görülebilir. Özgüveni zayıftır, hayattan ve kendisinden beklentisi olmaz.

DENGESİZ VE KARARSIZ ANNE BABA TUTUMLARI

Çocuğun belli bir davranışı anne baba tarafından farklı yorumlanır. Aynı davranışı kimi zaman normal karşılarken, kimi zaman cezalandırabilirler. Bu durumda çocuk davranışının doğru mu yanlış mı olduğunu anlayamamaktadır. Tutarsız anne baba tutumlarında anne için doğru olan baba için yanlış olabilir veya tam tersi durum söz konusudur. Tutarsız davranışlardan bir başkası ise kız erkek çocuk ayrımıdır. Erkek çocuklarına daha bir ayrıcalık gösterilirken, kız çocukları daha geri plana atılmaktadır. Bazı ailelerde de bunun tam tersi olabilir. Dengesiz ve kararsız tutumla yetişen çocuklar aşırı isyankar ya da aşırı boyun eğici olabilirler. Kaygılı ve güvensiz bir kişilik sergileyebilirler. Büyüdüklerinde karşısındaki insanlara zor güvenirler. Tutarsızdırlar, karar vermekte güçlük çekerler.

AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA TUTUMLARI

Bu tip ailelerde çocuğa gereğinden çok özen gösterilir. Çocuğun her çağrısına cevap verilir, abartılmış bir sevgi vardır. Ağlamasın, üşümesin, hasta olmasın, yorulup incinmesin, mikrop kapmasın diye aile üyeleri ellerinden gelen tüm gayreti gösterirler. Çocuğa karşı boğucu şefkat gösterirler. Koruyucu tutumla yetişen çocuklar aşırı bağımlı olup, özgüveni gelişmeyebilir. Sosyal gelişiminde aksaklıklar olur, tek başına karar almada zorluk yaşarlar.

REDDEDİCİ ANNE BABA TUTUMLARI

Reddedici tutum içinde olan ailelerde çocuğa karşı adeta düşmanmış gibi davranılır. Çocuğa farkında olmadan sevgi, merhamet, sıcaklık, şefkat verilmez. Daha çok çocuğun başaramadıkları üzerinde durulur ve çocuk çok yoğun eleştiriler alır. Bu tip ailelerde çocuk genellikle hiç beğenilmez ve her yaptığı devamlı eleştirilir. Neredeyse çocuğa baskı yapmak için her türlü fırsat kollanır. İyi ve olumlu yönlerinden çok, çocuğun devamlı olumsuz ve kötü yönleri üzerinde durulur. Bazen sadece anne bazen de sadece baba çocuğa karşı reddedici tutumlar sergileyebilir. Anne baba çocuğuna karşı sevgisini asla göstermemekte, çocuğunu anlamamakta ve onu kurallarla, soğuk davranışlarla, emirlerle yönetmeye çalışmaktadır. Bu tür davranışlar sebebi ne olursa olsun kabul edilebilir davranışlar değildir. Ailenin gerekirse profesyonel bir yardım alarak bu sorunu çözmeleri gerekmektedir. Reddedici tutumla yetişen çocuklar kaygılı ve güvensizdirler. Suç işlemeye meyillidirler. İnsanlarla iyi ilişki kuramazlar, arkadaş bulmada zorlanırlar. Saldırgan ve isyankar da olabilirler.

MÜKEMMELİYETÇİ ANNE BABA TUTUMLARI

Bu tip anne babalar çocuklarından her şeyin en iyisini beklerler. Çocuklarını olduğu gibi kabul etmezler, her alanda çocuklarının kapasitesini zorlarlar. Çocuk anne ve babasının koyduğu kurallara uymadığı zaman verilen cezalar katı ve sert olmaktadır. Aşırı titizlik ve temizlik beklerler. Çocuk her zaman ailenin istediği kalıba uymak zorundadır. Mükemmeliyetçi ailelerde yetişen çocuklar ya aşırı titiz ya da tam tersi çok dağınıktırlar. Kendilerine güvenleri yoktur. Yanlış yapmaktan korkarlar.

GÜVEN VERİCİ, DESTEKLEYİCİ AİLE TUTUMLARI

Anne baba çocuğunu olduğu gibi kabul edip destekler. Çocuklarına karşı sevgi doludurlar. Çocuğun ilgilerini, yeteneklerini göz önünde tutarak bunları gerçekleştirebileceği ortamlar hazırlarlar. Aile içinde güven ve şefkat vardır. Problemlerle nasıl baş edebileceğini birlikte araştıran, huzurlu bir aile ortamı vardır. Böyle bir ailede evde ve toplumdaki kuralların sınırları bellidir. Çocuk neyi nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir. Anne ve baba çocuğa davranışlarıyla iyi bir modeldir. Çocuk belli sınırlar içinde özgürdür. Güven verici, destekleyici ailede yetişen çocuklar sosyalleşmiş, işbirliğine giren çocuklardır. Arkadaş canlısı ve duygusaldırlar. Özgüvenleri yüksek, sorumluluk sahibi, dengeli ve mutlu kişilerdir. Yaratıcı ve bağımsızdır, kurallara karşı saygı duyar.

Hayatın çocuklarımıza ne gibi sürprizler hazırladığını bilemiyoruz. Hayatlarının bizlerle birlikte geçirdikleri bölümünde güven verici ve destekleyici tutumlar sergilemeliyiz. Ancak aile ortamı çocuğa kendi benliğini, kimliğini, duygu ve düşüncelerini anlatma özgürlüğü sağlarsa çocuklarımız sağlıklı bir şekilde olgunlaşabilirler.




Bu yazıyı paylaş
Share On Facebook !

16 Ekim 2012 Salı

11 Aylık Gelişim


Yaptı: Pusetinde uyumaya başladı

Artık yeni uyutulma şekli pusetinde ileri geri sallanarak.Ayakta sallanmaktan sıkılmış olmalı ki,istemiyor ayakta sallanmayı,ya da dişi çıktığı için bu huysuzluğunda değişiklik istemiş de olabilir.Bir de sallanmadan uyusa annesi ne kadar mutlu olacak.
18 Eylül 2012 Salı

İlk kez: Uyurken kaka yaptı

Bebekliğinden bu yana ilk kez uyurken kaka yaptı.Annesi oğluşunu kontrol etmeye gittiğinde kokudan duramadı ama uyandırmaya da kıyamadı.Kakalı kakalı uyudu.
19 Eylül 2012 Çarşamba

İlk kez: 

Ellerini kaldırarak "çaaak" yapıyor

Saklambaç oynuyor, saklanıyor sonrada "cee ee"yapıyor

"al" deyince alıyor,"ver"deyince veriyor

''Çak''deyince çak yapıyor,müzik duyunca alkış yapıyor,''al''deyince alıyor,''ver''deyince veriyor.Yakalamaca oyununu çok seviyor,''yakalayın,yakalayın''dediğimizde hızla emekleyerek kaçıyor ve sonra oturup arkasına dönüp bize bakıyor.''Saklambaç''oynuyor,gidip bir köşeye saklanıp bize cee ee yapıyor.
20 Eylül 2012 Perşembe

Yaptı: Gece boyu emmeden uyudu

Bu ara rekor üstüne rekor kırıyor.Cumartesi gecesi akşam saat 20:00de yediği yemekle,sabaha kadar emmeye bile kalkmadan uyudu.4 aylıktan bu yana dün gece uykuya geçerken kendi kendine uyudu.Yine bu gece de akşam pilav yiyince tok tutmuş olmalı ki sabah 7:00ye kadar emmedi,gece 2 kez kalktı ama gazı olduğu için kalktı.Annesi ve babası bu durumdan çok mesutlar.
25 Eylül 2012 Salı

Sözlük:

Kelime: anniii, 
Anlamı: anne
Not: Anne olduğunu umut ediyorum,ilerleyen günlerde anlayacağız bakalım
26 Eylül 2012 Çarşamba

İlk kez: Beşinci dişi çıktı

5.dişimiz üst ön dişin hemen yanından geliyor.
26 Eylül 2012 Çarşamba

İlk kez: 6saat uykusuzluk rekorunun ardından, 3.5saat uyku rekoru yaptı

6 saat rekor uykusuzluğumun ardından, yine rekor 3saat 35dk.uyudum.Annesini bugün canından bezdirdi ama hep dişler yüzünden.
26 Eylül 2012 Çarşamba

İlk kez: Legolarını takamıyor ama çıkartabiliyor

Legoları takamıyor ama annesi takıyor o çıkartıyor.Halkaları çubuğuna yine annesi takıyor o tek tek çıkartıyor.
26 Eylül 2012 Çarşamba

Yaptı: İkinci kez saç tıraşı oldu

İkinci kez saç tıraşını yine ilknur teyzesi yaptı.üçüncüye babası berbere götürecekmiş,erkek adam olmuş artık. Berberde durmaz diye, su dolu küvetin içine soktuk,önüne oyuncaklarını doldurup o oynarken ilknur teyzesi kesiverdi.Oyuncaklarla kandırdık şimdilik.
27 Eylül 2012 Perşembe

Yaptı: Telefon-konuşma bağlantısını çözdü

Telefonu eline geçirdiği gibi kulağına tutup guu,guuu sesler çıkartıyor, anne-babasını taklit ediyor.Hatta bu oyunu o kadar çok sevdi ki eline ne geçirse telefonla konuşuyormuş gibi kulağına tutuyor.Emziğini bile :)
27 Eylül 2012 Perşembe

İlk kez: Hasta oldu

Hasta oldu ve peditus ilaç içti.Hep babasının yüzünden ondan geçti.Burnunun biri şarıl şarıl akıyor diğeri tıkalı,uyuyamıyor bile nefes almakta zorlanıyor.
02 Ekim 2012 Salı

İlk kez: Dayısının düğününe bursaya gitti

Dayısının düğününe bursaya gitti ve anne-babasını hiç üzmedi.Annesi uyku konusunda çok tedirgindi öğleden sonra uykusuna biraz geç yattı.Akşam da 10:30 a kadar dayandı,uykusu gelince de babası otel de odaya çıkardı uyuttu ve yanında nöbet tuttu.
13 Ekim 2012 Cumartesi

İlk kez: Koltuğa inip çıkmayı öğrendi

Önce koltuktan inmeyi öğrendi sonra çıkmayı.Artık rahatlıkla koltuklara inip çıkıyor.Hatta inerken totosunu inme pozisyonuna çevirip hoppp aşağı doğru kayıyor.Annesinin çok hoşuna gidiyor bu hali.
13 Ekim 2012 Cumartesi

İlk kez: Doğum günü kutlaması az kalsın olamayacaktı

Bugün oğlumun doğum günü, artık 1 yaşında oldu,büyüdü ve küçük adam oldu.Anne-babası yoğunlukları dolayısıyla kutlama yapamayacaklar ama seneye inşallah acısını çıkartacaklar.
17 Ekim 2012 Cuma

İlk kez: Süpriz doğum günü kutlandı

Doğum günü için annesi hiçbir hazırlık yapamadığından babası süpriz yaptı.İşten biraz erken geldi,gelirken pasta ve "ilk arabam"hediyesini alıp gelmiş.Annesi de akşam saat 6 gibi hemencecik komşulara haber verdi.Ortalık taşınma telaşımızdan dolayı dandiniydi.Hemen anne-babası ve anneannesi 1 saat içinde her tarafı pırıl pırıl yaptılar ve komşu teyzeler gelince de pastayı üfledik.Annesi d.günü yapamıcaz diye çok üzülüyordu ama küçük de olsa bir kutlama yapıldı da annesinin içi rahatladı.
17 Ekim 2012 Cuma

İlk kez: Adım attı

Canım oğluşumun bize doğum günü hediyesi, ilk kez sabah saat 8 de uyanması ve doğum günü partisinde iki adım atması oldu
17 Ekim 2012 Cuma



8 Ekim 2012 Pazartesi

Diş Çıkarırken Biz Neler Yaşadık?

Sevgili dostlar; 
Blogumun bu sayfasında size biz anneleri resmen canından bezdiren, bebeklerimize uykusuz ve huzursuz geceler geçirten ve onların adeta hırçın birer canavara dönüşmesini sağlayan diş hikâyelerimizden bahsetmek istiyorum...

İlk Dişler, ilk heyecan… 

Kaan’ımız ilk iki dişini 12 Mayıs 2012’ta yani 6 ay 23 günlükken çıkarmıştı. Açıkçası o günleri heyecandan ve diş buğdayı partisi hazırlıklarıyla meşgul olmaktan tam olarak hatırlayamıyorum. O döneme ait çok net hatırladığım iki şey varsa, onlarda Kaan efendinin her yarım saat başı uyandığı, beni emdiği ve yorgunluktan bitkin düşmüş annesinden ilgi istediği bitmek bilmeyen iki gecedir. Arka arkaya iki gece boyunca bana yapmadığı işkence kalmadığı gibi kendisi de uykusuzluktan ne yapacağını bilememişti. Uykusuz geçen gecelerin ertesinde bir ruh gibi gezerken bir yandan Kaan’la ilgilenmeye çalıştığımı ve her zamanki gibi tüm hırsımı telefonda eşimden çıkardım. Eşim sesini çıkarmasa da içinden bana ettiği küfürleri telefonda hissedebiliyordum. Bunun için onu suçlayamazdım da ...

Üç ve Dört Numara, (üst ön dişler) 

İlk dişlerimiz olan alt iki dişimiz çıktıktan sonra üst iki dişin birkaç hafta içinde gelmesini bekliyorduk ki, Kaan bu dişler için bizi tam dört ay bekletti. Zaten sabırsız biri olduğum için bu dört ay benim için bir türlü geçmek bilmedi. Bir an önce oğluma çiğneyebileceği yemekler yapıp yedirmek istiyordum ama hayatta her şey planlandığı gibi olmuyor. Galiba birinin bana bunu öğretmesi lazım.. 

Uzun zamandır seyahatlere gitmeyen babamızın Almanya seyahatinden bir gün önce gelmeye karar veren Kaan’ın dişleri, onun bu huysuz ve uykusuz döneminde tek başıma kalacağım için beni derin bir endişeye sevk etti. Kaan da dişlerin gelme belirtileri ilk önce uykuya direnme ve sürekli bir mızmızlanma ile kendini gösterdi. Eşim Almanya’ya gitmeden önceki son gece Kaan’ı uyutabilmek için o güne kadar denemediğimiz son çareye de başvurmak zorunda kaldık. Ki bu yöntem benim en çok nefret ettiğim yöntemdir, iki saatlik başarısız bir sürü farklı uyutma denemesinin ardından Kaan’ı çarşafta sallayarak on dakika içinde uyutuverdik. Ertesi gün oğlumun kabarmış dişetlerinin altından kendini gösteren dişlerini gördüğümüzde bir gece önce çektiğimiz sıkıntıları unutuverdik. Dişlerin beyaz ucu henüz çıkmamış da olsa artık üstte de iki dişimiz olacaktı. Babamız Almanya’ya gittiğinde hemen kulübeden yedek oyuncu olarak babaannemiz oyuna girdi ve bizi yalnız bırakmadı. İyi ki de gelmiş, o gelmeseymiş ne yapardım diye hala düşünüyorum. Çünkü iyice hareketlenen Kaan uyumak istemediğinde tek başına onunla baş etmek imkânsız bir hal alıyordu. 

Babamız gelene kadar ki sıkıntılı günleri babaannemizle birlikte paylaşarak geçirdik. Kaan’ı sırayla oynatıyor, uyutuyorduk. Bu arada huysuz oğlum kakasını normalde günde iki kez yaparken, gelen dişlerin verdiği rahatsızlıkla birlikte dört sefere çıkardı. Bense oğlumun iyi doyduğu için çok kaka yaptığını sanıyordum. Neyse ki bu dönemde ishal olmadık ve ateşimiz de çıkmadı. Bunlarla teselli olarak o haftayı öyle böyle atlattık. 

Hafta sonuna doğru dişlerimiz diş etinin içinden çıkmış ve uzama yolunda ilerliyorlardı. Gelen yeni iki dişiyle birlikte iki dişli canavarım, dört dişli canavar olmuştu. 

Beş ve Altı Numara(Üst yan dişler) 

3 ve 4. dişlerimiz çıkınca biraz ara veririz diye düşünmüştüm, ancak öyle olmadı. Üstten ön, üç ve dördüncü dişimizin hemen ardından yine üst yanlardan beş ve altıncı dişimiz geliyordu. Hem de çıkmasını 4 ay beklediğimiz dişlerden hemen iki gün sonra.. 

Diş çıkarma faslına ara verdiğimizi düşünerek fırsattan istifade Kaan’ın kendi kendine uyuma eğitimine devam etmeye başlamıştım. Sabahın saat 7.00’inde uyanan oğlum, sabah uykusuna genelde uyandıktan 2-2.5 saat sonra başlardı. Yani benim hesabıma göre 9:30 civarında uyuması gerekiyordu. İki gündür kendi kendimize uyumanın verdiği güvenle, 9:30 gibi Kaan’la birlikte uyumak için onun odasına girdik. Önce bir saat kadar uyumasını bekledim, nitekim bazen uyuması zaman alıyordu. Ancak odada geçen iki saatin ardından Kaan’ın uyumayacağını anlayıp sallayarak uyutmayı denedim. Ama ne mümkün, ayağıma koyar koymaz hemen kalkıp kaçmaya çalışınca bu sefer diğer bir çare pusetinde ileri geri sallamayı denedim. Keşke denemez olaydım, sanki etinden et koparılıyormuş gibi kıyametleri kopardı. Artık çıldırmak üzereydim, ne enerjim ne de Kaan’ı uyutmak için ümidim kalmıştı. Saate göz attım, öğlen 12 olmuştu. Hava almak için dışarı çıkarıp çıkarmamakta kararsız kaldım. 2,5 saati aşan uyutma çabalarımın sonucunda zaten hareket edecek halim de yoktu. Saat 13.00 olunca, birden sanki ilahi bir kuvvet geldi ve kendimi toparlayıp Kaan’ı giydirdim. Pusetine koydum, tam dışarı çıkmak üzereyken bir baktım gözlerimiz kaymış, bir mayhoşluk, uyku hali çökmüş Kaan’ın üzerine. Kapıyı dahi örtmeden ileri geri sallamaya başladım, bir dakika bile geçmeden uyuya kaldı. Resmen sevinçten ağlamak istiyordum, bir nefes almak için kendime bir kahve yaptım ve 3 saat 15dk sonra uyanan oğlumu ayakta alkışladım. 

Birde araya hastalık girince; 

Dişler çıkmıştı, ama o hafta çekeceğimiz sıkıntı daha bitmemişti. Hafta sonu olunca yeni evin hazırlıklarını rahatça yapabilmek için Kaan’ı babaanneyle dedemize bıraktık. Eşek sıpası bana çıkardığı zorlukların yarısını bile yaşatmamış onlara ama sıkıntı pazar günü hem babası hem de dedesi hasta olunca başladı. Kaan’ı hasta etmeden nasıl atlatırız diye düşünmeye kalmadan Kaan önce hapşırmaya başladı, sonra da burnu tıkandı. Uykusuz geçen pazar akşamından sonra pazartesi yine bütün gün evde tek başına Kaan’la uğraştım. Burnu tıkandığı için yavrum ne beni, ne de emzik emebildi. Bebeklerde her şey zincirleme bir reaksiyon; emzik ememediği için uykuya dalamadı ben yine sinir küpüne döndüm. Hatta o sinirle kayınvalidemi arayıp emziğin bir daha uyku dışında asla verilmeyeceğini, oğlumun emziğe daha da fazla bağımlı hale gelmesinin sıkıntısını benim çektiğimi söyledim. Çaresiz bir şekilde oğlumu tek başıma çarşafta sallamaya çalışmaktan avuç içlerim ve belim resmen koptu ve Kaan o gün çok az uyudu. Akşamüstü olunca doktorumuzu aradım, peditus grip ilacıyla burun spreyi vermemi söyledi. İlaçları verdik ama gece olunca yavrum bütün günkü uykusuzluğun üstüne birde ateşlendi. Kaan’ım ilk kez ateşlenmiş ve ilk kez ilaç kullanmış oldu. Bütün gece ailecek nöbetteydik, sabaha kadar ateşten yarım saatte bir uyandı, çıplak yatırarak ve sirkeli sularla kompres yaparak ateşini bir nebze olsun düşürebildik. Gece kâbus gibi geçmişti ve hiç uyuyamamıştık. Sabah babamız sağ olsun işe 2 saat geç gitti de ben 2 saat olsun uyuyabildim. Babaların fedakârlığı da böyle oluyordu işte, babamız işe uykusuz bir şekilde gitmek zorunda kalmıştı. 

Diş sıkıntısı devam ediyor, şu dişler çıksa da kurtulsak; 

04.10.2012: Günlerden beri canımı çıkartan Kaan efendiye artık yenik düşmüştüm. Tek başıma daha fazla mücadele edemeyeceğim için babaannemizden birkaç günlük destek istedik ve babaannemizi akşamdan getirdik. İyi ki de getirmişiz, gece 12de Kaan efendi uyandı, ne mutlu uyutabilene. Bir müddet babaanneyle ben çarşafta salladık ama nafile, ben günlerin getirdiği yorgunlukla iyiden iyiye gerilince Allahtan babası kalktı da ben de arkama bakmadan gidip yattım. Ben uyutmadım ama, yine de sabaha kadar yat kalk deliye döndüm. Sanki gece boyunca deliksiz uyumuş gibi sabah saat 6 olunca Kaan efendi yine cin gibi gözlerini açtı. Tuttuğum gibi hemen babaanneye uzattım Kaan’ı ve saat 9:00’a kadar uyudum. Uyandığımda Kaan ortalıkta dört dönüyordu. Sabah uykusuna yatma saati geldiğinde uyutmak istedik ama her zamanki gibi kıyametleri kopardı. Biraz daha oynasın diyerek yarım saat daha oyalandıktan sonra tekrar denedik. Yine aynı tepkiler, derken 10 dakikada bir deneye deneye 2 saat boyunca uyutmaya uğraştık. Ne pusetinde sallarken, ne çarşafta ne de kucakta sallama ile başarılı olamadık. Biz denemekten bitkin düşmüştük ama Kaan efendinin maşallah enerjisi yerindeydi. Puset, çarşaf, kucak üçgeninde rasgele denemelerimiz devam ediyor ama 2 kadın ufacık bir çocuğu uyutamıyorduk. Son bir kez daha pusetine koymaya çalıştım ama uyutulmak istediğini anlayan Kaan binmemek için direniyordu. Hadi parka gidiyoruz diye dış kapıyı açınca bir an kandırabildim, hatta puseti ileri geri sallarken bir ara iyice mayıştı. Tam uyuyacak derken, bir anda yine uykuya direnmeye devam edip pusetten zıplamak istedi. Tabi pusete kemerle bağlı olduğu için kalkamayınca çığlığı bastı. Susturmak için hemen yine çarşafa aldık ve bu denemede zafer bizim oldu. Sabahın saat 6’sında kalkan beyefendi, 12:30 da uyuyabildi. Tam 6.5 saat uyumadan dayanarak yeni rekorunu kırmış oldu. Bu kadar uykusuzluktan sonra en az 3 saat uyur diye beklerken 2 saat sonra uyandı. Nasıl olsa akşam üstü bir uyku daha yapar diye dert etmeyip yemek faslına geçtim. Her zaman severek yediği sebze çorbasından yaptım, kaşığı ağzına koyduğum gibi tükürmesi bir oldu. 4-5 kez denedim, istemedi. Belki parkta açık havada yer diyerek parka gittik, yine yemedi. Çorbasını her zaman ki gibi blenderdan geçirmeden yapmıştım, acaba pütürlü diye mi istemiyor diye blenderdan geçirdim, yine istemedi. Resmen sabrımın sınırlarını zorluyordu. Çorbasını yemedi, bari meyvesini yesin diyerek hemen hazırladım. Bir iki kaşık derken, baktım meyvesini, üstüne çorbasını ve arada bir kase de yoğurdu bitirmiş. Çocuğu yemeğini yiyen her anne gibi mutluluktan havalara uçtum. Akşamüstü uyku saatine kadar her şey yolundaydı. Ben hafiften gerilsem de, saat 5’teki ilk deneme de çok ısrar etmedim. Saat 6’da banyosunu yaptırıp tekrar denedik yine uyumadı. Denemeye devam etsek te sonuç değişmedi. Saat 7-8 derken en son akşam yemeğini yedirdim ve akşam 8:30 olduğunda kafasını kaldıramayacak hale geldiği halde direnmeye devam ediyordu. Son çözümümüz yine çarşafı aldık elimize, babaanneyle birlikte salla babam salla.. Bitmek bilmeyen günün sonunda beyefendi sonunda uyumuştu. Çarşafta sallanmayı ve tek uyku yapmayı alışkanlık haline getirmez diye ümit ederek birkaç kaşık yemek yiyip daha koca eve gelmeden kendimi yatağa bıraktığımı hayal meyal hatırlıyorum. 

Ertesi gün uyandığımızda hastalığımız geçmişti. Yalnız üst dişlerin yanından 2 diş daha görünmeye başladığından ağzı şarıl şarıl akıyordu ama çok şükür keyfi yerindeydi. Uykuya yine direnmişti ama en azından günde tek uyku yapmıyordu. Bir annenin mutluluğu çocuğunun mutluluğu olduğu için bende bugün mutluyum, hatta ağzım kulaklarımda. Şu üst yan dişler çıksa da oğlum hepten rahatlasa. 

Bitmek bilmeyen diş çıkarma maratonumuz, ardından hastalık ve ardından yine dişler derken neredeyse 1 aydır huysuz ve uykusuz Kaan’ı uyutma çabası içerisinde zor günlerin bitmesini dört gözle bekliyorum.

7 Ekim 2012 Pazar

Diş Çıkarken Neler Yapmalı?


Onlarca denenmiş tedavi yöntemi vardır. Bazıları işe yarar , bazıları yaramaz. Aşağıdakilerden bazılarını siz de deneyebilirsiniz :

Çiğneyecek bir şeyler vermek : 

Burada besin değerinden çok dişetlerindeki basıncı rahatlatmak amaçlanmaktadır. Bu nedenle de çiğnenen şey soğuk olursa yararı artar. Dondurulmuş çörek, soğuk bir muz, veya havuç, bir tülbente sarılmış buz parçası, lastik bir diş halkası. Bebeğinize çiğnemesi için ne verirseniz verin mutlaka yanında bulunun ve oturur pozisyonda olmasını sağlayın.

Dişlerini kaşıyabileceği şeyler :

Bazı bebekler başlangıçtaki acı nedeniyle itiraz edebilir. Fakat bir süre sonra acı yerini rahatlamaya bırakır.

Soğuk içecekler :

Bebeğinize bir biberon soğuk su verin. Biberonu reddederse bardakla vermeye çalışın. Bu sayede bebeğinizin su ihtiyacını da karşılamış olur ve ishal veya artmış salyayla kaybettiği sıvıyı yerine koyarsınız.

Soğuk yiyecekler :

Buzdolabında soğutulmuş şeftali püresi, elma püresi, yoğurt, bebeğinize oda ısısındaki yiyeceklerden daha çekici gelebilir.

Ağrıyı azaltacak bir şeyler :

Başka hiç bir şey işe yaramazsa parasetamol işinizi kolaylaştıracaktır. Doz ayarlaması için doktorunuza danışın. Doktorunuz önermediği sürece bebeğinizin dişetlerine başka bir şey sürmeyin. Bunun içine alkollü içecekler de dahildir.

Diş Çıkarma Belirtileri


Salya Akıtmak :

Birçok bebek iki buçuk-üç aylıktan başlayarak salya akıtır.Diş çıkarma bunu bazı bebeklerde diğerlerine göre daha çok arttırmaktadır.

Çene ya da Yüzde Kızarıklık :

Bol salya akıtan bir bebekte ,çenede ve ağız çevresinde sürekli salya temasının yarattığı tahrişe bağlı olarak deride kızarıklık ya da çatlakların oluşması şaşırtıcı değildir. Bunu önlemek için gün boyunca periyodik olarak salyayı nazikçe silin ,bebeğiniz uyurken akan salyayı emmesi için de yatak çarşafının altına bir havlu koyun. Deride kuruma belirdiğinde yumuşak bir deri kremi ile o bölgeyi sürekli nemli tutun.

Hafif öksürük :

Aşırı salya bebeğin zaman zaman tıkanmasına ve öksürmesine yol açabilir. Bebeğiniz soğuk algınlığı ,nezle ya da allerji belirtileri göstermiyorsa bunda endişelenecek bir durum yoktur. Bebeklerin dikkat çekmek ya da ses repertuarlarını zenginleştirmek için öksürüğü sürdürmeleri sık görülen bir durumdur.

Isırma :

Bu durumda bir ısırık düşmanlık belirtisi değildir. Diş çıkaran bir bebek eline geçen her şeyi (bu kendi eli ,annesinin memesi ,yabancı birinin parmağı olabilir)ağzına sokarak dişetlerini rahatlatmaya çalışır.

Ağrı :

Çıkmakta olan bir dişin baskısı altında dişetinde enflamasyon gelişir. Bu durum bazı bebeklerde dayanılmaz ağrılara yol açarken bazılarında hiç sorun oluşturmayabilir. İlk diş ve azı dişleri çıkarken en fazla sıkıntı yaratan dişlerdir.

Huzursuzluk :

Enflamasyon arttıkça ve keskin diş yüzeye yaklaştıkça bebeğin dişetindeki ağrı sürekli bir hal alabilir. Kronik ağrısı olan herkes gibi sıkıntılı olabilir ve kendi normal halinden uzaklaşabilir. Bu huzursuzluk bazan haftalar boyunca sürebilir.

Beslenmeyi Reddetme :

Diş çıkarmakta olan bir bebek beslenmeyi reddedebilir. Katı yiyeceklere başlamış olan bir bebek bir süreliğine bu yiyeceklere karşı olan ilgisini yitirebilir. Ancak bu sizi endişelendirmemelidir. Çünkü bebeğiniz sıvı gıdalardan da gerekli besinleri alır ve dişi çıktıktan sonra iştahı yerine gelecektir.

İshal :

Bunun diş çıkarma ile olan ilgisi çok şüphelidir. Bazı anneler her diş çıkardığında bebeklerinin ishal olduğunu söylerler. Bazı doktorlar büyük olasılıkla artmış tükrük salgısı nedeniyle diş çıkarmayla barsak hareketleri arasında bir bağıntı olduğunu düşünürler. Bazı doktorlar ise böyle bir bağıntının olduğunu kabul etmek istemezler ; belki de annelerin her ishali diş çıkarmaya bağlayarak önemli gastointestinal bozuklukların göz ardı edilebileceğinden çekindikleri için böyle davranırlar. Diş çıkardığı dönemde bebeğinizin dışkısının sulu olabileceğini bilin , ama iki dışkılamadan daha uzun süren ishali mutlaka doktorunuza bildirin.

Ateş :

Ateş de tıpkı ishal gibi doktorların diş çıkarmayla bağıntılı olduğu konusunda tereddütle yaklaştıkları bir belirtidir. Dişetlerindeki şişme nedeniyle 38 C°'nin altındaki bir ateş diş çıkarmaya eşlik edebilir. Yine de bebeğinizin ateşi varsa diğer zamanlarda ne yapıyorsanız öyle davranın ve iki günde azalmazsa doktorunuza haber verin.

Uykusuzluk :

Gece boyunca deliksiz uyuyan bebekler bile diş çıkarırken gece uyanmaya başlayabilir. Bu durumda hemen onu beslemeye çalışmayın. Bunun yerine kendi kendine tekrar uyumasını sağlayın.Gece uyanma da diğer problemlerde olduğu gibi ilk diş ve azı dişleri çıkarken daha fazla görülür.

Dişeti Hematomu :

Bazan çıkan bir diş dişetinde kanamaya neden olabilir , bu da mavimtrak bir leke olarak görülür. Bu hematomlar için endişelenmeye gerek yoktur ve tıbbi girişim gerektirmeden kendiliklerinden düzelirler. Soğuk kompres acıyı azaltıp iyileşmeyi hızlandırabilir.

Kulak Çekiştirme - Yanak Kaşıma :

Dişetlerindeki ağrı sinir yolları boyunca kulak ve yanağa yansıyabilir. Bebeklerin kulak enfeksiyonu olduğunda da kulaklarını çekiştirdiklerini unutmamak gerekir. Bebeğiniz diş çıkarsa bile kulak enfeksiyonundan kuşkulanıyorsanız doktorunuza danışın.

Diş Çıkarmada Rahatlatıcı Yöntemler



  • Bebeğinizin eline yeşil soğanın beyaz kısmını keserek verirseniz bebeğiniz bunu çiğner ve soğan bebeğin diş etlerinin uyuşturarak ağrının dinmesine neden olur.
  • Bir papatya çayı demleyin, demlediğiniz papatya çayına temiz ve pamuklu bir bezi daldırın. Ardından bu bezi soğutun ve bebeğinize verin.3 Parmağınıza sürdüğünüz zeytinyağı ile bebeğinizin dişlerine masaj yapın.
  • Karanfil tozunu oda sıcaklığındaki tereyağ ile karıştırın. Bir süre buzdolabında bekletip parmağınızla bebeğin diş etlerine sürün. Karanfilin uyuşturucu etkisi diş jeli görevi görür.
  • Bir damla karanfil yağına 1-2 yemek kaşığı bademyağı karıştırarak bir masaj yağı elde edebilirsiniz. Ve bunu da bebeğin dişetlerine sürebilirsiniz.
  • Yurtdışında yaşıyorsanız veya getirtebiliyorsanız homeopathic bazı ilaçlara ulaşabilirsiniz. Bunlar hiçbir yan etkisi olmayan doğal tedavi için hazırlanmış ilaçlardır.
  • Meyve pürelerini ya da sebze pürelerini iyice dondurup küçük parçalar halinde bebeğinizin ağzına verin. Soğuk onu rahatlatır.

2 Ekim 2012 Salı

Kaan'ın Özel Halleri

Uyuyan Yakışıklım Benim 

















Gülen yüzüne kurban olurum,canım oğlum


4 ay 16 günlük

4 ay 17 günlük
  
4 ay 22 günlük

6 ay 11 günlük

6 ay 12 günlük

6 ay 23 günlük

7 ay 2 günlük

7 ay 2 günlük

7 ay 2 günlük

8 ay 7 günlük

11 ay 3 günlük

11 ay 11 günlük



Bu yazıyı paylaş
Share On Facebook !

25 Eylül 2012 Salı

Yorgun Annelere Öneriler

Sakinleş
Yavaştan al.Bebeğin yeni dünyaya panik ve arızalı bir annenin kollarında alışmak durumunda kalmasın.

Evle İlgili SORUMLULUKLARINI AZALT
Lütfen bir süre sadece anne ol.Bırak çamaşırlar o gün ütülenmesin veya dolabın üstü tozlu kalsın.

Uyu...uyu...uyu...
Bulabildiğin ilk fırsatta,kısacık da olsa UYU.Bebeğin gözünü yumduğu anda sen de kapat gözlerini.'Benim hiç hayatım kalmadı' diye ağlayacağına UYU.Bak nasıl enerji ve sütle doluyorsun? Gerginliğin de nispeten azalıyor. 

Her Türlü Yardımı Kabul Et
Bebeğini ver yarım saat bir arkadaşına, annene, komşuna. Onlar sallasın biraz da. Git sıcacık bir banyo yap. Cildine krem sür, saçlarını tara. İnsan gibi görün. Sonra da aynaya bak. Yenilendiğini gör. Anne olmanın insanın beynindeki gizli saklı odacıkların bir kısmını açtığına inanıyorum ben artık.

Bebeğin Aslında Ağlamıyor
Yani ağlıyor da başka türlü derdini nasıl anlatacağını bilmediği için ağlıyor. O yüzden hele hele yeni doğan bebeğin her ağladığında lütfen kollarına al. 'Kucağına alma, alışır' diyenlere de benim telefon numaramı ver. Sırf senin kokuna ihtiyacı olduğu için de ağlıyor olabilir. Çünkü onun kendini güvende ve sevildiğini hissettiği tek yer senin kolların. 

Hem Kendinden Hem de Bebeğinden Fazla Bir Şey bekleme.DURUMU KABULLEN
Sen yorgun, tecrübesiz yeni annesin, o da henüz nerede bile olduğunu anlayamayan bakıma muhtaç bir küçük bebek. 

Etraftan Gelen Eleştirileri veya Bebek Karşılaştırılmalarını DİNLEME
Her bebek farklıdır. Onlarınki koydun mu deliksiz 8 saat uyuyor olabilir. Olsun senin bebeğin de eminim çok iştahlı olacak. Üstelik kimse bebeğinin olumsuzluklarını paylaşmaz. Hep iyileri söylerler. Deliksiz uyurlar hep, boyları kiloları ortalamanın hep üstündedir. Çok usludurlar, çok zekidirler bla bla bla... İştahsızlıklardan, ağlama krizlerinden falan kimse bahsetmez. O yüzden senin moralini bozacak sözlere kulağını tıka ve bu tip insanları da bir süre kendinden uzak tut. 

ŞÜKRET
Bir çocuk sahibi olabildiğin için. 

DUA ET
Sağlıklı, mutlu ve şanslı olması için 

16 Eylül 2012 Pazar

10 Aylık Gelişim

Yaptı: Annesiyle "hoooppp ve çığlık atmaca"oynuyor

''Hoooppp''oyunu oynuyor. Ben hooppp dediğimde oturur pozisyondayken kendini geriye doğru benim ellerime bırakıyor, anneside boynundan öpücük alıyor,sonra tekrar kalkıp kahkahalara boğuluyoruz birlikte.Birde ''çığlık atma''oyunumuz var ki evlere şenlik.Ben çığlık atıyorum,oğlum çığlık atıyor,çığlık çığlığa kalıp annesiyle birlikte kahkahalara boğuluyor.Yakında komşu teyzeler kapıya gelir, annesi için sen bu çocuğa bağırıyorsun diye,oysa bilmiyorlar ki biz oyun oynuyoruz.
23 Ağustos 2012 Perşembe

İlk kez: Birşeyler anlatmaya çalışıyor''

bjcndsnkçcjkncm nbnckewnjknk hvxcd''bişiler anlatıyor ama biz henüz anlamıyoruz.Çok geveze olacak annesi gibi. Babası annesinin bu tatlı dili güler yüzü olmasaydı evlenir miydin?hıhhh :P Sanırım yürümeden önce konuşmaya başlayacak.
23 Ağustos 2012 Perşembe

İlk kez: Alkış ve bay bay yapıyor

Artık ''alkış'' ve ''bay bay''yapmayı öğrendi.Artık sabahları babasını işe uğurlarken bay bay yaparak uğurluyor.Annesinin de çok hoşuna gitmiş olmalı ki sabahtan akşama kadar alkış yaptırıyor.
24 Ağustos 2012 Cuma

İlk kez: Tutunarak kalkıyor ve çekmeceleri, dolapları karıştırıyor

Her yerden tutunarak çok kolaylıkla ayağa kalkabiliyor, daha tehlikeli olmaya başladı.Nerde çekmece ve dolap var kaan efendi orda.Hatta bu sabah mutfağı toplarken,gizlice yatak odasına kaçıvermiş ve gardolabın çekmecesini olduğu gibi dışarı boşaltmış.Bi gittim,şaşkınlıklar içindeyim ama küçük sıpam hiç birşey olmamış gibi annesine bile hiç pas vermeden boşaltmaya devam etti.Ordan yeni hedefi portmantoydu,doğruca oraya yol alıp,ayakkabı dolabını açıp kapatmaya başladı.Ama eli sıkışacak diye tırsmıyor da değil hani ama yaramazlık oğlumun göbek adı, vazgeçmek olmaz.
24 Ağustos 2012 Cuma

İlk kez: Bardaktan su içti

Bardaktan su içti.
27 Ağustos 2012 Pazartesi

Yaptı: Evi keşfetmeye başladı

Mutfak dolaplarını,çekmeceleri,dip köşeleri karıştırmaya başladı bile :)Annesinin işi var küçük sıpayla,annesi sen istemesende o çok seviyor karıştırmayı,evi keşfetmesi lazım.
04 Eylül 2012 Salı

İlk kez: 

Elleri ve bacakları üzerinde maymun misali yürüyor

Her yerden tutunarak kalkıyor

Oturmak için totosunun üzerine düşerkende bir kaç saniye tay tay durup öyle düşüyor.

Ben artık emekleme ve sıralama olayını aştı çoktan, artık emeklerken elleri ve bacakları üzerinde maymun gibi yürüyor, sanırım ayağa kalkma çalışmaları içerisinde.Bu arada her yerden tutunarak rahatlıkla kalkıyor,duvar,koltuk,vitrin camı hiç farketmiyor.Oturmak için totosunun üzerine düşerkende bir kaç saniye tay tay durup öyle düşüyor.
04 Eylül 2012 Salı

Büyüdü: 

Boy: 72cm Ağırlık: 9,50kg Baş çevresi: 45cm 
04 Eylül 2012 Salı

Yaptı: Müzik duyunca alkış yapıyor

Müzik duyunca alkış yapıyor ve çok mutlu oluyor.
05 Eylül 2012 Çarşamba

İlk kez: Seyahat nedeniyle babasından üç gün ayrı kaldı

Babasından ayrı 3 gün geçirdi.Babası iş nedeniyle önce Paris'e ordan da Almanya'ya gitmek zorunda kaldı.Babasını temsilen babaannesi geldi, bizi yalnız bırakmamak için.
10 Eylül 2012 Pazartesi

İlk kez: Üstten ön iki dişi çıktı

Nihayet ilk 2 dişinden 4 ay sonra üstten 2 dişide çıktı.Toplam 4 dişi oldu.Aylardır ne zaman çıkacak diye merakla bekliyorduk.3 gündür huysuzdu,annesini canından bezdirdi,uyumak istemiyor,durup dururken ağlıyor.Allahtan ateşi ve gece saat başı uyanmalarım olmadı
11 Eylül 2012 Salı

Yaptı: Annesine şımarıklık yapıyor

Annesi salonun ortasına uzanınca, onun üstüne kapaklanmaya,sırnaşmaya,şımarıklık yapmaya,ce ee oynamaya bayılıyor.Annesinin heryerini öpüyor,yanağını,kolunu,bacağını nereyi çıplak bulursa öpüyor(öpme derken emme).Oynarken annesi aniden sesler çıkarınca kahkahayı basıp, annesini taklit ediyor.
14 Eylül 2012 Cuma

13 Eylül 2012 Perşembe

İnatçı Çocuklarla Nasıl Başa Çıkılır?

Kaan'mın inatlaştığı anlardan bir kare

Aslında hepimizin inatçı olduğu bir çocukluk dönemi yok mudur?
Ebeveynlerine bağımsız bir birey olduklarını kanıtlamaya çalışan çocuklar, bunu başaramadıklarını düşündüklerinde anne-babalarıyla inatlaşmaya başlıyor. Bu nedenle uzmanlara göre, çocuklarla gereksiz yere çatışmaya giren anne-babalar, iletişimsizliğin temelini atıyor.


Çocuklarda inatlaşmanın her yaş döneminde görülebileceğini belirten uzmanlar, çocukların bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve dünyayı keşfetme meraklarının, inatlaşma sürecini tetiklediğini bildiriyor.

Uzmanlara göre çocuklar, anne-babaları ve çevresindekilerle ayrım yapmaksızın her zaman ve her konuda çatışmaya girebiliyor. Çocukların bir inatlaşma nöbeti süresince fikir değiştirdiğine de tanık olabilir ve bazen neyi isteyip neyi istemediğini bile anlamayabilirsiniz. Örneğin, acıkmıştır ama evdeki yemeği yememekte direnir. Söz gelişi hamburger ister, hamburgerciye gidersiniz. 'Ben bundan istememiştim ötekinden al' diye tutturur. Diğer mönüden aldığınızda ise başka bir bahane bulur. Birinizden biri yenik düşene kadar bu sürtüşme devam edebilir. Çocuklarla inatlaşma dönemlerinde her iki tarafın da amaçlarını açıkça ortaya koyması gerektiğini öneren uzmanlar, amaçların ona yemek yedirmek, bir oyuncakçının önünden geri çekmek veya uyutmak gibi çok çeşitli olabileceğini ifade ederek, onun ise tek amacının sizin dediğinizin tersini yapmak olduğunu belirtiyor.

Uzmanlar bu davranışın nedenini ise; çocuğun anne-babaya karşı bağımsız bir birey olduğunu ve kendi tercihlerini kendisinin yapabildiğini kanıtlamak istemesi olarak açıklıyor. Pek çok anne-babanın bunun farkında olmadığı için çocuklarıyla gereksiz yere çatışmaya girdiklerini kaydeden uzmanlar, ebeveynlerin kendilerini de çocuklarını da yıprattıklarını söylüyor.

Uzmanlara göre daha da kötüsü, bazı çocukların bunu bir alışkanlık haline getirdiğini ve daha ileriki yaşlara taşıdıklarını bildirerek, anne-babanın ise bu çatışmalara çözüm olarak şiddete başvurmaya başladıklarını da belirtiyor. Kısacası, küçük yaşlarda başlayan, çocukların gelişiminde çok doğal olan inatlaşma, anne-baba ve çocuk arasındaki iletişimsizliğin başlangıç noktası olabiliyor.

"SAHADA OLMADIĞINIZI VE FUTBOL OYNAMADIĞINIZI UNUTMAYIN"

Uzmanlar, anne-babaların çocukla çatışmaya girdiğinde yapması gerekenleri şu şekilde sıralıyor:

"- Her şeyden önce bu durumda soğukkanlılığınızı korumaya çalışın. Derin bir nefes alın ve içinizden, 'O sadece bir çocuk' deyin. Öfkeli bir tavır takınmayın, yumuşak ve uzlaşmacı bir ses tonuyla konuşmaya özen gösterin.

- Sahada olmadığınızı ve futbol oynamadığınızı unutmayın. Her ikiniz de kazanabilir, her ikiniz de amacınıza ulaşabilirsiniz. Unutmayın; amacınız ona kimin güçlü kimin güçsüz olduğunu ispatlamak değil, o anda elde edemeyeceği bir şeyden vazgeçmesini sağlamak olmalıdır.

- İstediği şeyi neden yapamayacağınızı basit bir şekilde açıklayın ve açıklama yaparken, bu durumdan dolayı ne kadar üzgün olduğunuzu mutlaka belirtin. Onun istediği şeyi sizin de istediğinizi, ama koşulların buna izin vermediğini söyleyin. Duygularını paylaştığınızı bilmek onu hem rahatlatacak, hem de sizi ona sürekli engeller koyan bir düşman olarak görmesini engelleyecektir.

- Ona kararlı ve tutarlı, fakat sevecen bir tavırla yaklaşın. Önce 'hayır' dediğiniz bir şeye sonradan 'evet' derseniz, çocuğunuz bunu size karşı sürekli kullanmaya başlayacaktır. Başka zaman ve durumlarda da siz pes edene kadar sizinle çatışmaya devam edecektir.

- Gerekli açıklamaları yaptıktan, üzgün olduğunuzu söyledikten ve bu konuda kararlı olduğunuzu hissettirdikten sonra ona biraz zaman tanıyın. İstediğini elde etmek konusunda bir süre sonra sizinle yeniden inatlaşmaya başlarsa hiç tepki vermeyin. Birkaç denemeden sonra
vazgeçecektir.

- Çocuğunuz her şeye rağmen sizinle inatlaşmaya devam ediyorsa, dikkatini istediği şeyden başka bir noktaya çekmeye çalışın. Bu bir çizgi film, bir kuş, bir kedi, sevdiği bir yiyecek, oyun ya da herhangi bir şey olabilir. Çocuğunuz sakinleşene kadar ilgisini çekebilecek değişik alternatifler deneyebilirsiniz. Bu, küçük yaştaki çocuklarda daha çok geçerlidir. Ancak okul yaşına kadar, hatta bazen daha sonrasında bile bu yöntemin yararını görebilirsiniz.

- Çocuğunuza seçenekler sunun, böylece onu bağımsız bir birey olarak tanıdığınızı, onun kararlarına saygı duyduğunuzu düşünecektir. Kendisiyle ilgili kararları verebildiğini ve onun seçimine öncelik tanındığını düşünerek inatlaşmaktan vazgeçecektir. Siz de makul birkaç seçenekten birini kabul ettirebildiğiniz için kendinizi rahat hissedeceksiniz. Sunduğunuz seçenekler ne kadar az olursa çocuğunuzun karar verme süresi de o kadar kısa olur. Sunduğunuz seçeneklerin, herhangi birinin seçilmesi durumunda onayladığınız seçenekler olmasına dikkat edin ki, yeniden bir anlaşmazlık yaşamayın."
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Çocuk İnadı İle Baş Etmenin Yolları


Yaşı iki civarında seyreden çocuğunuz şimdiden sizinle boynuz tokuşturuyorsa ve siz büyüyünce ne olacak diye korkuyorsanız; korkunuz yersiz. İnat, bu yaş çocuklarının en büyük özelliğidir.Belli durumlarda çocuğunuzun inadıyla baş etmek için ipuçları...

OYUNCAĞINI PAYLAŞMIYORSA

Diğer çocuklar gelmeden önce çocuğunuzun en sevdiği oyuncakları ortadan kaldırın ve en az iki çocuğun beraber oynayabileceği oyun ve oyuncakları göz önüne koyun. Bir çocukla oyuncağını paylaştığını gördüğünüz anda da onu bir aferin veya kucaklamayla ödüllendirin.kadinca.net

TELEVİZYON İZLEMEKTE ISRARCI OLUYORSA

Çocuğunuz yanınızdayken ekran karşısında harcadığınız zamana dikkat edin. Onunla ilgilenmek yerine televizyon izlediğinizi gördüğünde, bunun hayatın önemli bir parçası olduğunu zannedecektir. Çocuğunuzun ne kadar süreyle televizyon karşısında olacağına ve hangi programları izleyeceğine karar verin ve bunu ona mutlaka söyleyin.

YEMEK YEMEYİ REDDEDİYORSA

Yemek yerken çocuğunuzla konuşun veya onunla beraber siz de yemek yiyin, böylece yemek yiyerek dikkatinizi çektiği fikri zihnine yerleşir. Yediği yemeğe dair net cümleler kullanarak çocuğunuzu kutlayın. Çocuğunuzun masayı kurmanıza yardımcı olmasını sağlayın. Yemek saatlerini eğlenceli hale getirin.kadinca.net

EVE GİTMEK İSTEMEZSE

Misafirliğe gittiğinizde eve dönmemek için ayak mı diretiyor? Kalkmadan 5 ya da 10 dakika önce çocuğunuza eve gideceğinizi haber verin. Eşyalarını ve oyuncaklarını toplarken eğlenmesini sağlayın. Eve gidince neler yapacağınız konusunda onu heyecanlandırın
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------