25 Temmuz 2012 Çarşamba

Şımarık Çocukların Tutumları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Uzmanlar, şımarıklığın anne-baba tutumundan kaynaklandığını söylüyor.

Şımarık çocuklarla baş etmek hiç şüphesiz çok zordur. Çocuklu ailelerin yaşadığı sorunların başında gelen bu durum hakkında uzmanlar, “Şımarıklık tamamen anne baba tutumlarıyla ilgilidir. Hiçbir çocuk şımarık doğmaz ama şımarık olarak yetiştirilir” diyor ve sözlerine şu şekilde devam ediyor:


“Şımarıklığı açıklamak gerekirse; her durumda ve her şartta kendisinin ve isteklerinin ön planda olmasını isteyen, isteklerini ertelemeyi ve beklemeyi bilmeyen, karşısındakilerin isteklerine de saygı göstermesi gerektiğini öğrenememiş, bulunduğu ortamda bütün ilgiyi üzerine toplamaya çalışan, mızmızlanan, mutsuz, zaman zaman agresif, öfke nöbetleriyle ağlama krizlerine giren, sadece kendi dediğini yaptırmaya çalışan, isteklerini yaptırmak için tutturan, ısrarcı ve inatçı olabilen çocukların davranışları şımarıklık olarak adlandırılır.”

Çocuklar iki temel nedenden dolayı şımarıklık sergilerler:
• İlgi görmek istedikleri için
• Aşırı ilgi gördükleri için

Her iki durumda da tutarlı ilgi eksikliği var demektir. O nedenle çocuk yetiştirme konusunda en belirleyici olanın aile tutumları olduğunu unutmamak gerekir.

Şımarık Çocukların Tutumları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

• Çocuklar her istediklerini o anda elde edebiliyorlarsa, isteklerini ertelemeyi ve beklemeyi asla öğrenemezler.

• Bir çocuk anne babasının sadece kendisine hizmet etmek zorunda olduğuna inanmışsa, kendisinden başka kimseyi umursamaz.

• Ağlayıp, tepindiği anda kuralların bozulduğunu ve isteklerinin yapıldığını görüyorsa zamanla uyum ve davranış bozuklukları geliştirir. Bu da çocuğun özellikle okul sürecinde arkadaşları tarafından istenmeyen çocuk olmasına yol açar.

• İnat ederek, öfkelenerek isteklerini elde eden çocuklar, içinde bulunduğu toplumda iletişim dili olarak saldırganlığı benimser ve isteklerini bu şekilde onları korkutarak elde etmeye çalışır.

• Anne babası tarafından sadece kendisi varmış ve en önemli şey onun istekleriymiş gibi davranılarak büyütülmüş bir çocuk, başkalarının duygularına, acılarına, beklentilerine de kayıtsız kalır ve insanları anlamak, anlayış göstermek gibi bir empati duygusunu öğrenemez.

• Başkalarına saygı duyarak büyümemiş bir çocuk, aynı şekilde başkalarından da saygı görmez, belki de ailenin yanlış tutumlarının sonucu hayatındaki en ağır yaptırımla karşılaşır ve toplum içinde dışlanan, iletişim sorunları yaşayan sorunlu bir birey haline gelir.



19 Temmuz 2012 Perşembe

Bağışıklık Sistemini Güçlendirmenin Yolları


Sebze - meyveyi çok tüketin

Sebze sevmeyen çocuklar için, sebzeleri blenderden geçirip sebze çorbası ya da sebzeli köfte hazırlayıp tüketmesini sağlayabilirsiniz. Kış mevsiminde meyve tüketimi çok önemli çünkü bu mevsimin meyveleri özellikle C vitamininden zengin, vücut direncini arttırıcı özellikteki meyvelerdir...

Omega 3'ü ihmal etmeyin

Omega-3 yağları kalbi desteklemelerinin yanı sıra bağışıklık sistemini de kuvvetlendirici özelliktedirler. Çocuklarınızın beslenmesinde Omega-3'ten zengin besinler olan ton balığı, somon, uskumru, hamsi, sardalye, ceviz, fındık, buğday, semizotu, ıspanak ve brokoliye yer vermelisiniz.

Bol bol havuç yedirin

A vitamini ve betakarotenden zengin beslenme de bağışıklık sistemini güçlendirecektir. Besinlerden; Yumurta sarısı, Havuç, Süt, Yeşilbiber, brokoli, kayısı, balık yağı, kırmızı et, patates, yeşil yapraklı ve sarı sebzeler A vitamini ve betakarotenden zengindir.

Yeterli su tüketmesini sağlayın

Kola, gazoz gibi şekerli ve gazlı içeceklerin tüketimi azaltılmalı. Su tüketimi yüksek tutulmalı.

Mineral alımını artırın

Çocuğunuzun mineral alımını arttırmalısınız. Minerallerden özellikle Demir ve Çinko bağışıklık sistemini güçlendirici özelliktedir. Demirden zengin besinler; kırmızı et, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, kereviz yaprağı, roka ve kuru kayısıdır. Çinkodan zengin besinler; tam tahıllar, ekmek, et, balık, badem ve cevizdir.

Kilosunu dengede tutun

Çocuğunuzdaki kilo artışı bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olacaktır. Bu sebeple kilosunu dengede sağlıklı değerlerde tutmak önemlidir.

Egzersizi ihmal etmeyin

Egzersiz ve hareketlilik bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Yapılan araştırmalarda hareketli olan veya sporla uğraşan çocukların hastalıklara yakalanma riskinin daha az olduğu görülmüştür.

Düzenli uyumasını sağlayın

Uyku düzenine dikkat etmelisiniz. Düzensiz ve az uyku uyuyan çocukların vücut direnci zayıfladığı için hastalıklara yakalanması daha kolay olmaktadır.
Kaynak:
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ İÇİN 6 YİYECEK

Kayısı

Kayısı betakaroten ve A vitamini açısından güçlü bir yiyecek.Bebeğiniz için en önemli vitaminlerden biri A vitamini.A vitamini hücre gelişiminde çok önemlidir.Büyüyen bebeğinizin sağlıklı gelişimi için de yeterli derecede A vitamini alması şarttır.A vitamini bağışıklık sistemini güçlendirir,grip ve soğuk algınlığına karşı savaşır.
Not:Kuru kayısı alırken kükürtle sarartılmamış olanları tercih etmek gerekir.

Ceviz

Ceviz omega 3 yağ asidi açısından en zengin yiyeceklerden biri.Omega 3'ün kalp/damar sağlığı ve beyin gelişimi için çok önemli olduğunu duymuşsunuzdur ama pek çok insan bağışıklık sistemini en güçlendiren besinlerden biri olduğunu bilmez.Günde bir iki tane ceviz tüketen bebeğiniz grip ve soğuk algınlığına karşı çok daha dirençli olacaktır.

Sarımsak

Sarımsak her derde deva olduğu gibi aynı zamanda tam bir soğuk algınlığı ve grip savaşçısı.Araştırmalar sarımsağın enfeksiyonla mücadele eden beyaz hücreleri harekete geçirdiğini gösteriyor.Sarımsağın içindeki kükürt bu hücreleri stimüle ederek bağışıklık sistemini daha savaşçı hale getiriyor.Özellikle kış aylarında bebeklerin yemeklerinden sarımsağı eksik etmemek gerekiyor.Sarımsak doğal bir antiviral ve grip ve soğuk algınlığı tedavisinde çok işe yarıyor. 

Su

Çocuğunuz hasta olduğunda doktorunuzun size ilk söylediği şey "bol sıvı tüketsin"olur.Bunun tek nedeni çocukların hastayken çok sıvı kaybetmesi değildir.Su vücudun enfeksiyonlara karşı direncini artırır,toksinleri vücuttan atar.Sadece hastayken değil,sağlıklıyken de bol su içen çocuklar hastalıklara karşı daha dirençli olurlar.Hasta olduğunda iştahsız çocuğu sıvı gıdalarla beslemek yada beslemeye çalışmak gerekir.Süt,taze meyve suyu,ayran,çorba,komposto çok iyi seçimlerdir.

Kivi

Bağışıklık sistemini güçlendirici vitaminler listesinin en başında C vitamini gelir.C vitamini vücuttaki enfeksiyonla savaşan kandaki alyuvarların ve antikorların üretini artırır.Daha da önemlisi,bilinen bütün virüsler üzerinde etkili olan doğal bir protein olan interferon seviyesini yükseltir.İnterferon hücrelerin yüzeyini kaplayarak virüslerin girmesini engeller.Bu yüzden tam bir C vitamini deposu olan kiviyi alışveriş listenizden eksik etmeyin.Unutmayın ki kivi de portakaldan da mandalinadan da çok daha fazla C vitamini var.1 orta boy kivi de 70.5 mg C vitamini bulunur.

Esmer Pirinç

Selenyum doğal katil hücreleri arttırır ve kanserle savaşan hücreleri canlandırır.Bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesinde en etkili mineraldir.Bebeğinize verebileceğiniz en uygun selenyumlu gıdalardan biri esmer pirinçtir.Bebeğinize esmer pirinç unundan muhallebiler yapabilir,sebze çorbalarına esmer pirinç katabilirsiniz.Selenyum ayrıca ton balığı,kırlangıç balığı,tam tahıllar,sebzeler,yumurta sarısı,tavuk(beyaz eti) ve sarımsakta da bulunur.








16 Temmuz 2012 Pazartesi

8 Aylık Gelişim

Yaptı:

''Bababaa,dedee''dedi,

Koltuğun kenarından tutunup bir kaç sn.ayakta duruyor,

Yemeklerini severek yiyor,

Oyuncaklarını yere atıp peşinden bakmaya bayılıyor

Artık konuşma çalışmalarına başlamış bulunmakta.''bababaaa,dededeee''gibi sesler çıkartıyor.Ayaklarından güç alma çalışmaları da yolda,koltuğun kenarından tutunarak bi kaç saniye de olsa durabiliyor.Ama daha hala emeklemeye dair bişi yok.Annesinin yaptığı tüm oyunlara kahkahalarıyla yanıt veriyor.Yemeklerini daha çok ve daha da severek yemeye başladı.Oyuncaklarını yere fırlatıp sonra da peşinden bakmaya bayılıyor.Bu ara çok hünerleri var çokkkk :)
28 Haziran 2012 Perşembe

İlk kez: Babaannesinde kaldı

Bu haftasonu babaannesinde kaldı,anne-baba evlendiğinden bu yana ilk kez babaannede yatılı kaldılar.Dedesi,babaannesi çok mutlu oldular,devamını bekliyorlarmış.
09 Temmuz 2012 Pazartesi

İlk kez: Yataktan düştü

Bu sabah uykudan kalkınca annesi yanına gittiğinde karyolanın altında sadece oğlunun ayaklarını görünce şok oldu.Yataktan düşüp birde karyolanın altına gitmiş.Hiçbir yeri acımadı sanırım çünkü hiç ağlamadı.Ama annesine ders olsun öyle yastıklarla etrafını doldurarak koruyabileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.Artık yeni evimize taşınıp bir odası olana kadar, park yatak almak şart oldu.
09 Temmuz 2012 Pazartesi 

İlk kez: Saç tıraşı oldu

ilk saç tıraşını olmuş bulunmakta.Alt komşumuz olan  İlknur teyzesi yani süper teyzemiz her imdadımıza yetişiyor.İlk banyosu,ilk tırnak kesimi,ilk saç tıraşı ve daha bir çok ilkini hep o yaptı.Küveti suyla doldurup oğlumu içine oturttuk ki huysuzluk yapmasın diye (malum suyu çok seviyor)sonra hızlıca saç tıraşı oldu.Oğlumda hiç huysuzluk yapmadan suyla oynadı ve saçını kesmemize şimdilik izin verdi.Bir daha ki sefere ne yapacağı belli olmaz :) 
09 Temmuz 2012 Pazartesi

İlk kez: Annesiyle tek başına banyo yaptı

Annesi oğluşunu tek başına banyo yaptırdı.Babası olmadığı için annesi banyosunu ihmal etmek istemedi.Parktan gelince bi gazla oğlunu yıkadı ama babasıyla birlikte yaptırdıkları kadar keyif alamadı.Kafasını yıkamaya cesaret edemedi,sadece vücudunu yıkadı,annesi zamanla buna da alışacak.
11 Temmuz 2012 Çarşamba

İlk kez: Sürünmeye başladı

oleyyyy..Artık sürünmeye başladı,emekleye az kaldı bu hızla tez zamanda emeklemeyi de çözer.Boyuna göre bi yer bulursa dizlerinin üstünde de durabiliyor.
13 Temmuz 2012 Cuma

İlk kez: Otobüse bindi

Otobüse bindi, annesi ve annesinin arkadaşlarıyla AVM gezmesi yaptı,biz kahvaltı yaparken oğlumda salatalık kemirerek oyalandı ve etrafı izledi,sonra mağazaları gezip oyun parkına gidildi.Evden çıkmadan önce uykusu alıp,kahvaltısını yapıp,kakasını da yaptığı için keyfi yerindeydi,hiç huysuzlanmadı.3 saate yakın dolaştıktan sonra eve geri döndük ama eve 10 dak.daha geç girseydik uykusuzluktan yaygarayı kopartırdı.Öyle çok yorulmuş ki eve girdiğimiz an itibari ile 1 dk.içinde uyudu.
17 Temmuz 2012 Salı 

 

Bebek Ve Egzersiz


Bebeklik dönemi egzersizleri

Bebeklik dönemi egzersizleri
     Sadece iyi beslemek veya sıkı giydirmek değil, sağlıklı olabilmeleri için şimdi bebeklere egzersizde öneriyor uzmanlar. İşte bu konuda yapmanız gerekenler…

     Düşünsenize bütün gün hareketsiz bir şekilde yatmak zorunda kalıyorsunuz, kimse yanınıza gelip de, "Şu kollarını, bacaklarını bir hareket ettirelim!" demiyor. Düşünmek bile istemeyeceğiniz bu durumu bebeklerin sıklıkla yaşayabileceği hiç aklınıza gelir miydi? Uzmanlar, bebeklikten itibaren çocuklara belirli aralıklarla egzersizler yaptırmanın çok önemli olduğunu belirtiyorlar. Bebeği rahatlatmasının yanı sıra hem vücut gelişimi için çok yararlı olan hem de çocuğun ileride güçlü kaslara sahip olmasını sağlayacak bu tür egzersizleri yaptırırken de bazı noktalara dikkat etmek gerekiyor. Bu dönemdeki egzersizin yararları saydıklarımızla da sınırlı değil. Diğer yararlarını ve bebeklikten itibaren çocuğunuza nasıl egzersiz yaptırabileceğinizi bilmek istiyorsanız, Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Dr.Abdurrahman Yıldırım'ın verdiği bilgi ve önerileri okumanızı tavsiye ederiz.

0-6 ay bebeklerin vücut kaslarını çalıştırmaya yarayan hareketler, onun daha hızlı hareket etmesine ve bu bölgelerin güçlenmesine yardımcı olur.


►Bebeğin avuç içinden ve bileğinden tutun, sağ kolunu sol tarafa, sol kolunu ise sağ tarafa çapraz olacak şekilde germe hareketi yaptırın.
►Bebeklerin boyun ve kol kaslarını çalıştırmak için paraşüt refleksi denilen hareketler yaptırabilirsiniz. Her kolu kendi tarafına yana ve yukarı doğru, sonra tam tersi istikamete açın.
►Bebekler için ilk 6 ay gelişim yönünden en önemli noktalar, ileride ayakta durma, oturma ve başını tutması için kalça eklemlerinin çalıştırılmasıdır. Bunun için bacaklarını karnına doğru bastırarak ve aşağı doğru çekerek gerdirin. Bu hareketi 5-10 kez tekrarlayın.
►Bacaklarının birini karnına diğer bacağını ise ileriye doğru uzatın. Bu hareket günde 4-5 kez tekrarlanabilir. Bebekler 6. aydan sonra destekli ya da desteksiz oturabilir. Ancak egzersiz yaptırılan bebeklerde bu durum biraz daha erken 5. ayda gerçekleşir. Genelde düzenli olarak egzersiz yaptırılan bebekler 6-7. ayda desteksiz olarak oturmaya başlar. Egzersizlerin annenin rahat ve sakin olduğu bir zamanda, hafif müzik eşliğinde yaptırılması idealdir.


2 aydan sonra

Bebeği sırt üstü yatırın; elleriyle başparmağınızı tutmasını sağlayın. Bu sırada kendi parmaklarınızı da onun bileklerini kavrayacak şekilde tutun. Önce sağ, sonra sol kolunu yavaş yavaş geriye yatırın, sonra yukarı kaldırın. Egzersize bu hareketlerle başlamak daha uygundur. Eğer kolların karşılıklı uyum içinde hareket etmesi sağlanmazsa biraz zorlayıcı olur. Bebeği yüzükoyun yatırın; başı size dönük ve başparmağınız avucunun içinde olacak şekilde bileklerinden kavrayın. Yavaş yavaş çok az olmak üzere kaldırın. Daha sonraki hareketlerde bebeğin kasları ve başı, kendi isteği ve hareketi doğrultusunda, yetişkin yardımıyla yapılabilir. Özellikle bebeklerin baş kontrolü 2-3. aydan sonra başlar. Bu egzersizlerinu ygulanması ile olası sinir sistemi gelişim geriliği de erken saptanabilir.


6-12 ay

6. aydan sonra bebeklerin eklemlerindeki esnekliğin azalmasıyla, bu bölgelerin güçlenmesi için yapılan zorlayıcı hareketlerden uzak durulması gerekir. Çünkü yanlış yapılan bir hareket sonucunda çocukların o bölgelerinde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu dönemde, 0-6 ay arası dönemde yapılan hareketlerin sayıları zamanla arttırılabilir. Gün içinde tekrarlanan hareketlerin sayısı 15'e kadar çıkarılabilir. 6 ve7. aydan sonra bebeklerin eklemlerindeki esneklik azaldığı için zorlayıcı hareketlerden kaçınılması gerekir.Örneğin; çocuk kollarından biraz zorlayarak tutulup kaldırılmaya çalışıldığında kol bölgesinden "tık" diyebir ses gelebilir. Bunun sonucunda o bölgede şiddetli ağrı meydana gelir ve kolunu hiç hareket ettiremez. Bu tablo, radius kemiğinin baş kısmının eklem yerinden çıkması demektir. Ancak ufak bir manevra ile uzman doktor tarafından yerine yerleştirilebilir. Böyle bir durumda mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Başlangıç düzeyinde koltuk altlarından tutulmak şartı ile 6 ay sonrası başparmağınızı bebeğin avucunun içine koyun ve diğer parmaklarınızla bileğini kavrayın. Bebek öne arkaya ve sağa soladoğru sallanır. Bu hareket, bebeğe düzgün bir vücut yapısı sağlar.

1 yaş ve sonrası

Artık bebeğiniz 1 yaşına girdiğine göre, emekleme döneminde adım atmalara geçmiş demektir. Bundan sonraki birlikte geçireceğiniz zaman dilimlerine egzersiz saatlerini de ekleyerek keyifli vakit geçirebilirsiniz. Çocuklar 1 yaşından sonra yürümeye başladığı için egzersiz hareketleri onlar için çok önemlidir. Yine de bu dönemde belli kas gruplarını çalıştırmak için oyuncaklardan da yararlanılabilir.

Çocuğu sırt üstü yatırın, ayak bileklerinden tutun ve havada asılı kalana kadar yavaş yavaş yukarı doğru kaldırın. Kısa bir süre asılı kaldıktan sonra zemine yatırın, bu hareket 1'den fazla yapılabilir. Tüm bu hareketler yumuşak bir zemin üzerinde gerçekleştirilmelidir.

Çocuğu yüzükoyun yere yatırın, ellerinin üzerinde durabilecek şekilde diz bölgesinden veya baldırlarından tutarak kaldırın. Ellerinin üzerinde sabit dururken yürümeye teşvik edin. Bu hareketler kısa mesafeye oyuncaklar konularak da tekrarlanabilir.

4-5 yaş sonrası

Bu yaşlardan itibaren çocuğun spor yapmasını isteyen anne-babalar, onu 4-5 yaşında baleye; 5- 6 yaşından sonra ise yüzme veya daha farklı spor dallarına yönlendirebilir.

Banyodan ve uykudan önce gün içerisinde yaptırılan egzersiz hareketlerine 5-10 dakika zaman ayrılması çok önemlidir. Çünkü egzersiz 4-5 kez yapıldığında daha yararlı olur. Bebeği rahatlatmak için banyodan ve uykudan önce yaptırılan egzersizler, sağlıklı bir uykuya eşlik eder. Egzersizin yapıldığı zeminin, banyo havlusu ya da battaniye serilmiş düzgün bir alan olması gerekir. Yapılan hareketler sırasında bebek ya çıplak olmalı ya da üzerinde rahatsızlık vermeyecek hafif bir giysi (zıbın) bulunmalıdır. Ortam ısısının da iyi ayarlanması önem taşır. Sıcaklığın 22 ila 24 derece arası olması yeterlidir. Egzersiz programına bebeği yoran,vücudun tüm eklem ve kaslarını çalıştıran, ağır ve zor hareketlerle başlanmaması önem taşır. Yaklaşık iki hafta hafif hareketlerle başlanıp, yavaş yavaş kas ve eklemleri çalıştıran egzersizlerle devam edilir.

Dr. Abdurrahman Yıldırım: "Erken yürümeye yardımcı"

Anne-babaların bebeklerine yaptırdığı egzersizh areketleri, bebeğin hem bedensel hem de zihinsel gelişimini olumlu etkiler.Ayrıca egzersiz; bebeğin diğer yaşıtlarına oranla; oturma, kas gelişimi ve el becerilerinin de daha erken gelişmesini sağlar ve güçlendirir. Bebeklik döneminde yaptırılan hareketler, oturma ve yürüme arasındaki koordinasyonu da sağlar. Böylece bebeğin ayakta durmasına ve yaşıtlarına göre daha erken yürümesine de yardımcı olur.

Egzersiz neden önemli?

Bebeklik döneminden itibaren yapılan egzersizin vücuda pek çok yararı var.

Bunlar:

►Bedensel ve zihinsel gelişimi hızlandırır.
►Fiziksel gelişimine katkıda bulunur.
►Bebeğin eklem ve kaslarını geliştirir.
►Anne ile bebek arasındaki psikolojik gelişimi olumlu etkiler.
►Bebeğin cesaretlendirilmesi, sosyal gelişiminin ilerlemesine de yardımcı olur.
►Bebeğin kendine güveni ve becerilerini artırır.
►Bebeklik döneminde başlanan egzersizler kas gücü ve gelişimini sağladığı için, çocukluk çağında spora yöneliş ve sporu yaşam biçimi olarak benimseyen bireyler olarak yetişmesini sağlar.
►Spor yapan ya da egzersiz yapan çocukların okul döneminde kendine olan güvenleri ve okul başarıları artar.
►Çocukların vücut yapıları daha sağlam ve şekilli olur.
►Çocuklarda oturuş pozisyon bozukluğu olmaz.
►Kasları önceden güçlendiği için güçlü olan kaslar, eklemleri ve kemikleri destekler. Bu çocuklarda skolyoz vekifoz (omurga şekil bozuklukları) ya da eklem deformiteleri daha az görülür.

Alıntıdır

10 Temmuz 2012 Salı

İlk Saç Traşımız

Kaan Saç Traşı Oluyor


Babası uzun zamandır oğlumun saçlarını kestireceğim diye tutturmuş olmasaydı sanırım bu tıraş mevzusunu henüz gündemimize almamış olur, arada saçların uçlarından azar azar alarak idare etmeye çalışmaktan öteye gidemezdik...


     Neyse ki babası oğlunun saçları yüzünden bu sıcaklarda daha fazla sıkıntı çekmesine dayanamadı da ben de süper teyzemiz İlknur’u görev başına çağırdım. Ondan bahsederken hep süper teyzemiz diye söylüyorum, burayı takip eden arkadaşlarım artık biliyorlar. Kaan’ın neredeyse bütün ilklerinde süper teyzemiz İlknur başrollerdeydi. İlk banyosu, ilk tırnak kesimi, ek gıdaya geçişteki ilk lokmalarımızda ve şimdide ilk tıraşımızda bizi yine yalnız bırakmadı.

İlknur teyzemiz sayesinde oğlum ilk tıraşını evimizde banyosunu yaparken oldu. Zaten ben babasının kuaföre götürme önerilerini oğlumun oralarda rahat durmayacağını düşündüğüm için kafadan reddediyordum. İlknur makas ve tarağı kapıp geldiğinde bende banyoda Kaan’ın küvetini suyla doldurdum, içine oğlumun sevdiği birkaç tane oyuncağı attım ve Kaan çok sevdiği suyun içinde oyunlar oynarken süper teyzesi de saçlarını kırpıverdi. Hem dökülen saçlar oğlumu hiç rahatsız etmeden küvetinin içine toplandı, hem de oyun oynamakla meşgul olan Kaan teyzesinin ve bizim işimizi hiç zorlaştırmamış oldu.

Buraya yazdıklarımı toparlarken ve videoları yüklerken bir kere daha farkına vardım ki zaman çok ama çok çabuk geçiyor. Benim oğlum büyümüşte adam olmuş artık. Kocaman adam olduğu için de ilk tıraşını yaptırıvermişiz. Sıradaki “ilk”imiz de görüşmek üzere hoşça kalın sevgili dostlar.


Kaan & Begüm Darbuka show

Begüm Ablasıyla Darbuka Çalıyorlar




3 Temmuz 2012 Salı

Ek Gıdaya Geçiş

Minik Kaan'ım 4-5 aylık olduğundan itibaren ek gıdaya geçme konusunu düşünmeye ve bu konuda araştırma yapmaya başlamıştım. Araştırdıkça ve diğer annelerin deneyimlerini dinledikçe ek gıdaya geçmek için bir taraftan heyecanla ve sabırsızlıkla bekliyordum, diğer taraftanda içimde ciddi endişeler baş gösteriyordu. Heyecanlıydım çünkü oğluşum yavaş yavaş bağımsızlığını ilan etmeye başlayacaktı :)

Endişeliydim çünkü Kaan anne sütünü bile sadece memeden emen ve anne sütünü biberondan almayı reddeden bir bebekti. İlk zamanlarda artan sütümü sonra arada veririm diye buzluğa atmıştım, ama Kaan efendi dondurulmuş anne sütünü bile içmeyi reddetti. Biberona karşı tavır yaptı, bastı çığlığı. Mama desen bir kaç kaşık tadına bakmışlığı vardır ancak. Allah'tan ki sütüm uzunca bir süre yeterli geldi de beni büyük stresten kurtardı. Yalnızca 5 aylıkken bir hafta kadar sütümde azalma oldu ve doktorumuz oğlumun aç kaldığını bize söylediğinde hiç unutmam yanaklarımdan süzülen göz yaşlarımla çıkmıştım doktorun odasından; ben nasıl olur da çocuğumu besleyemem diye göz yaşı dökmüştüm. Neyse, uzun lafın kısası doktorumuz günde bir kez akşamları yatmadan önce mama verin dedi, hatta elimize bir kavanoz mamayı da tutuşturdu. Eve geldik mamayı hazırladım güya Kaan'a yedireceğim ama ne mümkün. Beyefendi mamayı almıyor, sürekli ağlıyor, ağlamaktan gözü birşeyi görmediği gibi vermeye çalıştığım memeyi bile istemiyor. Eteklerim tutuşmuştu resmen. Allah'tan Nurtiriada ki anneler imdadıma koştular, herkes sağolsun destek oldu. Hatta bir anne enjektörle vermeyi dene diye yorum yazmıştı, nitekim en son çare onu denedim ve Kaan'a güç bela enjektörle mama verebilmiştim. Kabus gibi geçen bu bir haftanın sonrasında yine Nurturia annelerinin destekleri ile ne yapıp edip (Feyza'nın tabiriyle) gezmeye çıkan sütümü bol bol su içerek, süt konusunda düşünmeyi bırakarak ve en önemlisi yediklerime dikkat ederek geri getirmeyi başardım. Yine de zaman zaman ek gıdaya başlamadan önce sütüm geri gelmeseydi ne yapardım diye düşünürüm. Neyse ki bu bir haftalık kabusun dışında sadece anne sütüyle 6 ayımızı tamamlayabildik.

     İşte bu bir haftalık kabus sebebiyle ek gıdayı da kabul etmeyecek diye gerçekten çok endişelenmiştim. Tüm bu endişelerin üzerine ilk ek gıda denememizde 1-2 çay kaşığını zorla yediğini görünce bendeki korku tam bir panik havasına dönüştü; eyvah dedim bu çocuk yemeyecek.


İşte ilk ek gıdamız olan elma püresini Kaan'a verdiğimizde küçük sıpamın girdiği şekiller :)
Tarih: 08.04.2012 (Oğluşum 5 Ay 22 Günlüktü)
     Neyse konuyu çok dağıttığımın farkındayım, 1-2 çay kaşığıyla başladığımız ek gıda olayına ilk iki hafta tam bir panik havası hakim oldu çünkü beyefendimiz yaklaşık 15 gün boyunca 1-2 çay kaşığı yemeye devam etti. Artık hergün resmen sayarak yediriyordum, bugün 3 çay kaşığı yedi,ertesi gün 5 oldu, derken 8 kaşık yedi.. ve sonunda 60cc ye kadar çıkabildik. Tabi bu başlangıç süresi boyunca önceliğimiz hep anne sütü oldu. Daha sonra yemek alternatifleri ve damak tadı gelişip yemek yemeye alıştıkça aldığı miktar artmaya başladı. Şu anda genel olarak 150cc'yi sorunsuz hüpletiyor maşallah. Özellikle sebze çorbasına ne bulursam katıyorum,çok şükür ki artık seçmiyor. Kıymaya biraz geç başladığımız için kıyma konusunda biraz tereddütlüydüm, neyse ki onu da yedi. Çocuklar büyüdükçe dertleri de büyüyormuş, bunu yaşayarak öğrendik ya artık unutmayız :D. İlk önceleri uyku konusunda araştırma yapmaktan nerdeyse uyku danışmanı olacaktım, şimdi de oğluma yemek menüsü hazırlamaktan aşçı olacağım galiba hehe:)))

Kaan ilk kez yoğurt yiyor
Tarih: 05.05.2012 (6 Ay 18 Günlüktü)
     Resimlerden de anlaşılıyordur, en çok yoğurda alışmakta zorlandı oğlum. İlk başta hiç sevmedi, fakat ben ısrarla denemelerime devam ettim. Tatlı ile ek gıdaya geçtiğimizden midir nedir, yoğurdun içine meyve kattığım da çok güzel yiyordu. Fakat ben yoğurdu sade olarak yemesi taraftarı olduğum için bir kaç kez içine meyve kattıktan sonra bıraktım. İyiki de bırakmışım çünkü azar azar sabırla yedirerek sade yoğurda artık alıştı ve annesinin deneme çalışmalarını boşa çıkarmadı canım oğlum.

Menülerimize geçmeden önce yemek yedirme konusunda hassas olduğum noktaları paylaşmak istiyorum; yemek yeme/yedirme alışkanlığı tıpkı uyku alışkanlığı gibidir. Nasıl başlarsa ilerleyen dönemlerde çocuklar aynı şekilde devam ederler. Bu yüzden ben Kaan'a oyun oynatarak veya televizyon karşısında yemek yedirmiyorum. Kuş uçtu, uçak geçti şeklinde oyunlarla dikkatini dağıtmaya çalışmadan ve en önemlisi zorlamadan yedirmeyi tercih ediyorum. Baktım ki yemek istemiyor, önlüğünü çıkarıp mama sandalyesinden kaldırıyorum. Aradan biraz zaman geçtikten sonra tekrar deniyorum. Kocamın da hep dediği gibi nasıl olsa acıkınca yiyecek diyerek kendimi kandırıyorum :D.

                                   Günlük Menümüz

Sabah

Kahvaltı
30-40cc Anne Sütü yada Formül Süt
1 kibrit kutusu keçi peyniri
1/2 dilim tam buğday ekmeği yada 1 tatlı kaşığı yulaf ezmesi
1 tatlı kaşığı (özellikle demir açısından) üzüm yada dut pekmezi
1yumurta sarısı
1 adet kuru kayısı
1 adet kuru incir
1 adet ceviz
2 adet zeytin
1 çay kaşığı tereyağ


NOT:
* Pekmez en güzel sabah aç karnına yedirmek yada meyvesinin içine katarak tüketmek vitamin açısından daha faydalı olduğunu söylemişti Dr.umuz.Ben aç karnına vermeyi tercih ediyorum.
* Kahvaltıda Omega 3 takviyesi! Bebeğinizin kahvaltısına ekleyeceğiniz rendelenmiş ceviz,
ihtiyaç duyduğu Omega 3’ün önemli bir kısmını karşılayacaktır.

Ara Öğün


Meyve: Mevsim meyvelerini önce püre olarak şimdi de küçük parçalar halinde yiyoruz


NOT: 1 yaşına kadar çilek yedirilmemeli,8.aydan sonra tropik meyveler de ekleyebilirsiniz (kivi,ananas gibi)


Öğle

Sebze Çorbası : Ana malzeme ilk başta Havuç,patates,kabak + 1 tatlı kaşığı irmik + sızma zeytinyağ olarak başladık biz.İlk başlarda 3-4 günde bir, daha sonra hergün, ayrı bir mevsim sebzesi ekleyerek devam ettik,şimdi ise ne bulursam ekleyenlerdenim :))) özellikle sarımsak,soğan,maydanoz,dereotu,kırmızı salçalık biber her çorbamızda mevcut

NOT:
* Sebzeleri düdüklü tencere yada buharda pişirilip çatalla ezilerek püre yapılabilir
* Piştikten sonra içine 1 çay kaşığı çiğ olarak sızma zeytinyağı eklenmeli
* İrmik suda haşlanarak eklenir,1 hafta sonrasında pirinç de haşlanarak eklenir.8.aydan sonra mercimek,bulgur,9.aydan sonra ise kuru fasulye ve nohut eklenebilir.
* 7.aydan itibaren günde 1 yemek kaşığı kadar kuzu eti sebzenin içine eklenebilir(buharda veya suyla kavrularak da olabilir)
* 1 yaşına kadar patlıcan verilmeyecek,8.aydan sonra domates kullanıbilir.
* Tuz eklenmeyecek fakat kimyon ve nane kullanılabilir
* Biz balığa 9.ayda başlayacağız Dr.umuzun tavsiyesiyle
* Balıktan alacağımız vitamini şimdilik keten tohumu tüketerek alıyoruz

Haftalık mutlaka vermeye çalıştıklarım:
Pazartesi :Tarhana çorbası
Salı: Köfte
Çarşamba: Sebze çorbası
Perşembe: Şehriye türevleri (tel şeh. arpa şeh. ya da yayla çor. v.s)
Cuma: Şimdi artık balığa başlayacağım
Cumartesi: Sebze çorbası
Pazar: Balık



İkindi

Yoğurt : Günlük sütten veya keçi sütünden,günlük olarak yapıyorum,ilk başlarken 1 çay kaşığı şeklinde başlanıp,günlük artırılabilir (bir kase yedirilebilir)

Akşam

Muhallebi : Sütlü,pirinçli,tam tahıllı kaşık maması olarak veriyorum ben.

Kuru Meyve Püresi


Malzemeler
2 adet siyah kuru kayısı
1 adet kuru incir
2 adet siyah kuru erik
5-6 adet siyah kuru üzüm
    
Hazırlanışı: Karışımı bir gece önceden suda bekletiyorum,sabah suyunu kendim içiyorum süt yapması açısından meyveleri ise blendırdan geçirip püre haline getiriyorum.Ve bu karışım mutlaka dolabımda her daim bulunur.

Kaan kaka yapmakta zorlandığında çay kaşığı ile 1-2 çay kaşığı veririm,bazen kahvaltısına bu karışımdan ilave ederim,bazen yoğurt yemek istemediğinde içine azıcık tatlandırsın diye katarım (yoğurt için pek tercih etmemeye gayret gösteriyorum) yada evde meyve yok diyelim meyve yerine verebiliyorum fakat şunu da belirtmek istiyorum bu karışım kalorisi oldukça yüksek olduğundan dikkatli tüketilmesi gerekiyor.

Uyku Eğitiminde Nasıl Başarılı Olduk


Kaan Efendi Uykuda :)

Oğlum 4 aylık olduğundan beri, uyku en hassas ve takıntılı olduğum konu haline geldi. Oğlumla ilgili en çok gerçekleşmesini istediğim şey ona kendi kendine uyumasını öğretmekti. Kaan kolik bir bebek olduğu için onu uyuturken çektiğim sıkıntılar, uyutma çabalarım beni mahvediyordu. Nefesi kesilip morarana kadar saatlerce ağlar, en sonunda ağlamaktan yorulup sızar kalırdı. Doğal olarak bizde onu rahatlatmak için sallamaktan ve türlü türlü yöntemler üretmekten bitkin düşerdik.

Kolik bir bebek büyütmekte olan bir anne olduğumdan dolayı kolik bebeği maalesef sallamamak dışında başka bir alternatifin olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden de Kaan doğduğundan bu yana sallanmadığı bir çeşit kalmamıştır. Beşikte, kucakta, ana kucağında, ayakta, pusette ve hatta çarşafta sallandı. Özellikle kolik olduğu dönemde başlayan sallanma maceramız sonucunda Kaan sallanmadan uyuyamaz hale geldi.

5.aylıktan itibaren uyku eğitimi hakkında araştırmalara başladım. Uyku eğitimi üzerine kitaplar edindim, uyku danışmanlarının yazılarını okuyarak internetten araştırmalar yaptım. Kendi kendine uyuyan bebeklerin annelerinden nasıl başardıklarını dinledim, velhasıl araştırmadığım kaynak kalmadı. Hatta bir ara uyku danışmanı Seride Karakuşla iletişime geçtim, fakat fiyatların çok yüksek olması nedeniyle danışmanlık almaktan vazgeçmektim.

Araştırmalarım sonucunda bebeklere, uyku eğitiminin 4 ile 6 ay arasında başlanması gerektiği öğrenmiştim ve Kaan’da 5 aylık olduğu için eğitime başlamaya karar verdim. İlk 3 gün boyunca kendi kendine uyutmayı başardım fakat ne olduysa, o üç günden sonra bir türlü devamını getiremedim. Aksine Kaan daha da huysuz, uykuya direnen, uyuturken çığlık çığlığa ağlayan bir bebek haline geldi. Uyku eğitiminde kararlılığın büyük önem taşıdığını öğrendiğim halde maalesef uyku eğitimini kesmek zorunda kaldım. Ay sonu doktorumuza gittiğimizde o sıra stresten sütümün gittiğini ve oğlumun doymadığı için uykuya dalamadığını öğrendim.

İlk denemenin başarısız olmasıyla inanılmaz bir hayal kırıklığına uğramış ve bu eğitimin kolay bir iş olmayacağını daha iyi anlamıştım. Bir gün başarma ümidiyle çalışmalarımı rafa kaldırdım. Zira birkaç hafta içinde ek gıdaya geçecektik ve o dönemde sonucun pek iç açıcı olmayacağını tahmin edebiliyordum. Sonuç olarak ek gıda olayımızın biraz oturmasını beklemeye karar verdim. Bir taraftan da Kaan büyüdükçe işimin daha da zorlaşacağını bildiğim için o daha büyümeden bu işi başarmam gerektiğinin farkındaydım.

7.ayda tekrardan uyku eğitimi için harekete geçtim. Zamanlamaları bir türlü doğru ayarlayamadığımdan dolayı ikinci denememde de sonuç maalesef hüsran oldu. Anne sütünün yeterli gelmemesi, ek gıdaya geçiş derken bu sefer de diş çıkarma sürecimiz başlamıştı.

10.ayda tekrar denememe rağmen sonuç yine başarısız oldu. Nerede hata yapıyorum diye kendimi sorgulayıp durdum. Toplam da 3 kez denedim hepsinde de başarısız olmama rağmen yine de pes etmedim fakat biraz ara verdim.

12.ayda Kaan artık var gücüyle uykuya direnerek zıvanadan çıkar hale geldi. Her diş çıkardığı dönemde sallama şeklinin değiştirilmesini istiyordu. Önceleri ayakta sallanırken birden pusetinde sallanarak uykuya geçmeye başladı. Pusette sallanmakta çözüm olmayıp çarşafta sallanarak uyumak istediği gün, bu sallanma işine artık yeter dediğim gün oldu. Evde tek başıma olduğum için onu çarşafta tek başıma sallayarak uyutmak tek kelime ile beni mahvetmişti. Ne yapıp edip oğluma kendi kendine uyumayı öğreteceğime söz verdim. Öncelikle bunca zaman kitaplarda okuyup araştırarak öğrendiğim tüm bilgileri kafamdan sildim attım. Bu kez tamamen kendi içgüdülerimle ve oğlumu izleyerek hareket etmeye karar verdim ki, iyi ki de öyle yapmışım.

Oğlum tam 12 aylık olduğunda tüm sabrımı toplayarak kendimi bu eğitim için hazırladım ve işe koyulmaya başladım. Önce gece uykusundan başlamalıydım, çünkü en kolay gece uykusuna geçiyordu. Ben de kolay olandan başlayarak bir altyapı oluşturmak istedim. Nasıl mı? Önce Kaan’ın iyice uykusunun gelmesini bekledim oysaki kitaplarda bunun tam tersini yazıyordu; “Çocuğunuzun doğal uyku saatini geçirirseniz, vücudu kortizol dâhil bir takım hormonlar salgılayacak ve bunlar çocuğunuzun hafif gerginleşmesine yol açarak uykuya dalmasını engelleyecektir.” Ama ben dediğim gibi kendi annelik içgüdülerimle hareket etmeye kararlıydım. İlk denememizde iyice uykusu geldiğinde odasına giderek ışığı kapatıp yatağına birlikte uzandık. Kaan böyle bir uykuya geçiş şekline alışık olmadığı için hemen kalktı odanın içinde turlamaya başladı. Ben hiç yerimden kalkmadım ve bir süre uyur numarası yaptım. Kaan benim uyuduğumu düşündüğü için uzunca bir süre odanın içinde kendi kendine dolandı durdu. Uyku daha da fazla bastırmaya başlayınca yanıma gelerek huysuzlanmaya başladı. Bu kez yer yatağının içinde kendini bir oraya bir buraya deviriyor, totosunu havaya dikip sağa sola atıyordu. Ben hala uyku numarasına devam ediyordum. Huysuzluğu iyice artmasına rağmen ben hiçbir şekilde sallamamaya kararlıydım. Benim üzerime çıkmaya çalışıyor, uykuya direnmek için elinden geleni yapıyordu. Ama o kadar uykusu vardı ki ayakta bile duramıyordu. Odaya girmemizin üzerinden 2 saat geçmesine rağmen halen uyanık olarak odadaydık. Ben sabrımın sonuna gelmiş olmama rağmen yine de çaktırmadan yarı açık gözlerle Kaan’ı izliyor, bir yandan da içimden dua ediyordum; “Allah’ım ne olur uyusun ve ben de başardığımı göreyim.” Kaan doğduğundan beri kendi kendine uyuyan bir bebek olmasını çok ama çok istiyordum. Kendi kendine uyuyan çocukların annelerinden hikâyelerini imrenerek, hatta kıskanarak dinliyordum.

2 saatlik maratonun sonunda ne kadar huysuzlanıp dirense de çabalarımın karşılığını görmüştüm. Kaan totosunu attığı yerde sızdı kaldı hem de çığlık çığlığa ağlamadan. Uykuya daldığından emin olmak için öptüm, kokladım ve büyük bir mutlulukla ciddi ciddi uykuya dalmış olduğunu anladım. Hemen koşar adımlarla odadan çıktım, eşimin yanına gidip zafer işareti yaptım. Sonunda başarmıştım, inanılır gibi değildi. Uyuması her ne kadar 2 saati bulduysa da Kaan sonuçta sallanmadan uyumuştu. Kazandığım bu zafer üzerine gaza gelerek kendi kendine uyku seanslarını devam ettirme konusunda daha da isteklendim. Yaptığım programa göre önce gece uykusuna geçişini oturtmam gerekiyordu. Bu yüzden 2.akşam olduğunda yine gece uykusuna geçiş için aynı şekilde odaya girip ışıkları kapattım. Bir önceki gece olduğu gibi 2 saat sonra akıllı oğlum yine kendi kendine uyudu. 3.akşam yaptığımız denemede uykuya geçmesi yine 2 saati buldu. Kazandığım üç zafer benim gibi sabırsız bir insanı bile bir zafer abidesine dönüştürmüştü. O kadar mutluydum ki oğlum 4.akşam 1.5 saatte, sonraki akşam 1 saatte derken en son 10 gün sonrasında en geç yarım saat, en çabuk 10 dakika içinde kendi kendine uyuyabiliyordu.

Bu süreç boyunca özellikle uykuya geçerken oğluma dokunmamaya veya sarılmamaya dikkat ettim. Tamamen bağımsız bir şekilde uyumayı öğrenmeliydi ki bir sonraki aşamada oğlumu odasına bırakıp çıkabileyim. 2 hafta gibi zaman içerisinde Kaan artık gece uykularında tamamen kendi kendine uykuya dalmayı öğrendi. Kaan 1 ay boyunca sadece gece uykusuna bu şekilde geçti.

Kendi kendine uyumanın nasıl müthiş bir şey olduğunu görünce sıra gündüz uykularına da aynı şekilde geçmeye gelmişti. Gündüzleri hala sallanarak uyuyor ve uykuya direnmeye devam ediyordu.

Tam bu dönemde Bursa’ya abimlere gitmiştim ve yabancı ortam Kaan’ın düzenini altüst etmişti. Hele bir de gündüz gezmelerine filan gitmeye başlayınca oğlum uykusunu alamıyor ve huysuzlanıyordu. Dayısının ve evdekilerin gözünde bir önceki ziyaretimizden kalan “Kaan sürekli ağlayan bir çocuk” imajı da giderek pekişiyordu. Oğlumun huzursuzluğu istemesem de bana da yansıyor, bende gereksiz yere strese giriyordum. Hâlbuki misafirlikte olduğumuz için ev işi derdim de yoktu. Aksine oğluma ayıracak bol bol vaktim vardı. Bunun farkına varınca yarım kalan işimi tamamlamaya karar verdim. Kaan’ın gündüz uykularını da düzene sokma zamanı gelmişti. Bu kez işimin daha kolay olduğunu düşünüyordum. Sonuçta Kaan’da kendi kendine uyumak için az da olsa bir alt yapı vardı. Ancak bir yandan da gündüz uykularının eğitiminin çok daha zorlu olduğunu da biliyordum. Uyku ile ilgili yaptığım araştırmaların özeti “Uyku düzeni konusunda çalışmaya başladığınızda önce gece uykuları, sonra sabah uykuları ve en son da öğleden sonra uykularının düzene girdiğini göreceksiniz” idi. İlk aşamada kazandığım zaferden de güç alarak bütün sabrımı toplayıp eğitime başladım. Aslında çok fazla söze gerek yok; ilk aşamada ne yaptıysam aynı şeyleri kararlı bir şekilde uygulamaya devam ettim. Kaan’ın uykusu iyice gelince odaya girdik, perdeleri kapattık. Ben yanına uzandım, Kaan önce odayı turladı, sonra mızmızlandı. Sonunda yatağına gelerek (bu arada yer yatağında yattığımız için büyük kolaylık oldu) totosunu devire devire ilk önceleri yaklaşık 1.5 saatte sabah uykusuna dalmayı başardı. Öğleden sonra da yine aynı şekilde 1.5 saat içinde uykuya geçti. Gündüz uykularını alıştırma denemelerimde ilk gün benim tahminimden de kolay geçti. Aynı şekilde 2.gün, 3.gün eğitime devam ederken bir baktım ki bizim sallanma olayı tarih olmuş. Kaan şu anda yaklaşık 1.5aydır gece uykusuna, 20 gündür ise gündüzleri kendi kendine uyuyor. Uyku eğitiminde başarmak istediğim son şey ise daha önce belirttiğim üzere uyku için Kaan’ı odasına götürüp Kaan’ın gerçekten kendi kendine (yanında ben olmadan) uykuya geçmesini başarmak. Bunu da becerebilirsem değmeyin benim keyfime.

Ben de oğluma 1 yaşından sonra sallanmayı bıraktırmış olmanın haklı gururunu yaşıyorum. Oğlumu ağlama krizlerine sokmadan, çığlık çığlığa bırakmadan uykuya geçme eğitimini tamamlayabildiğim için başarılı olduğumu düşünüyorum. Sallanarak uyuduğu dönemleri düşünüyorum da Kaan sallayarak uyutulduğunda daha çok ağlıyordu. Sonuçta farkında olmadan bazen erken ya da bazen de geç uyutmaya çalışabiliyordum. Bu durumlara Kaan çığlık çığlığa kalarak ve uykuya direnerek tepkisini gösteriyordu. Şimdi uyumadığı zaman biliyorum ki daha uykusu tam olarak gelmemiş ve daha zamanı var. Ayrıca kendi kendine uyumasını öğrendikten sonra uykularının hem süresi hem de kalitesi arttı. Gece ya da gündüz, uykusunun ortasında uyandığında bana ihtiyaç duymadan yeniden geri dalabiliyor ve uyku süresi kendiliğinden uzamış oluyor.

Son olarak bütün annelere bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bebeğim büyüdü bizim için artık çok geç diye asla düşünmeyin. Çünkü bu eğitim hem anne, hem de bebek için hakikaten büyük bir rahatlık ve de anlatılmaz bir konfor. Kalbinizin sesini dinleyerek ve bebeğinizi gözlemleyerek uyku eğitimi konusunda kendinizce denemelerde bulunun. Şunu bir kez daha belirtmekte fayda var ki uyku eğitimi vermek uzmanların yazılarında bahsedildiği kadar kolay değil. Zira her bebeğin karakteri birbirinden farklı, bu yüzden onları tek bir kalıba koymanın doğru olmadığını oğlumla yaşadığım tecrübede göstermiş oldu. Başarısızlıkla sonuçlansa bile denemelerde bulunmak gerekiyor. Başarısız olan her denemeden sonra hayal kırıklığına kapılarak umutsuzluğa teslim olmamak lazım. Uyku eğitiminin kilit noktası sabır ve tutarlılıktır. 


Bebekler hangi ayda ne kadar uyumalı merak ediyorsanız buraya tıklayınız.
Uyku eğitiminde püf noktalarını merak ediyorsanız buraya tıklayınız


Sevgili anneler sizin bebeğiniz günde toplam kaç saat uyuyor, bebeğinizde uyku düzeni oluşturabildiniz mi?
                                           

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Uyku Eğitimi İle İlgili Püf Noktaları

  • İyi bir gece uykusu sabah başlar. Uyanırken görülen gün ışığı veya sabah uyanma ritüelleri günlük ritme başlamanın iyi yollarındandır.
  • Bebeğinizin uyuduğu ortam sıcaklığı uyku süresini kısaltabildiği gibi uzatabilir de. Unutmayın, uzun uyku süreleri aktif zaman düzeninin bozulmasına ve uyku sorunlarına yol açabilir.
  • Geç yatan bebek geç kalkar düşüncesi yanlıştır.
  • 0-3 yaş döneminde, çocukların %50’sine yakınında ebeveyn davranışlarına bağlı olarak uyku sorunları görülebilmektedir. Erken yaşlardaki uyku sorunlarının ileri yaşlardaki uyku sorunlarıyla yakından ilgili olduğunu unutmayın.
  • Çocuğunuzu gündüz uykusuna yatırma zamanının geldiğine karar vermek için gözünüz öncelikle bebeğinizin davranışlarında sonra saatte olsun.
  • Şu noktayı hiç unutmayın, aslında çocukların uyku saatinde tutarlılığa şiddetle ihtiyaçları vardır. Karşıdan ne bekleyeceklerini ve kendilerinden ne beklendiğini bildikleri zaman güvenleri tazelenir ve kendilerini güvende hissederler.
  • Bebeğinizi tam uyumak üzere iken değil, gündüz uykusundan uyandığı zaman besleyin.
  • Çocukların küçük yaştan itibaren geceleri uykularını alması, anlama ve kavrama yeteneklerinin daha iyi gelişmesini sağlar.
  • Uyku döngüleri büyüklerde genelde 90 ila 100 dakikada bir, çocuklarda ise 45-50 dakikada bir değişir.
  • Tutarlılık çocuk yetiştirmede ve özellikle uyku eğitiminin başarılı olmasında kilit noktadır.
  • Çocuğunuzun doğal uyku saatini geçirirseniz, vücudu kortizol dahil bir takım hormonlar salgılayacak ve bunlar çocuğunuzun hafif gerginleşmesine yol açarak uykuya dalmasını engelleyecektir.
  • Çocuğunuzun gecenin ortasında uyandığı zaman meme ya da biberon araması, başka türlü uykuya dalmayı bilmemesinden kaynaklanıyor olabilir.
  • Çocukların uykuya dalma süreleri 15-20 dakika arasında değişir. Ancak bu süreç daha uzunsa, çocuğunuz uyku problemi yaşıyor olabilir.
  • 5-10 dakika denedikten sonra uyumayacak diye çocuğunuzu kaldırmayın, böyle yaparak sadece bu süreci başa sarmış olursunuz.
  • ‎45 dakikadan kısa olan uyku felaket uykusudur ve mutlaka uzatmak için üzerinde çalışılmalıdır.
  • Gündüz uykuları en az 45 en fazla 90-120 dakika civarında olmalıdır. Bebeğiniz daha kısa sürede uyanıyorsa, yanına gidip onu rahatlatarak uyumasını sağlayın.
  • Uyku düzeni konusunda çalışmaya başladığınızda önce gece uykuları, sonra sabah uykuları ve en son da öğleden sonra uykularının düzene girdiğini göreceksiniz.
  • Çocuğunuzun uyku düzeninde yapmayı düşündüğünüz her değişikliği mutlaka akşam yatırırken uygulamaya başlayın.
  • Uyku saatinde kontrolsüz şekilde ağlama, geceleri sık sık uykudan uyanma ve yataktan çıkma, anne babanın yatağına girmek isteme, en çok görülen uyku sorunlarıdır ve çözülmesi gerekir.
  • Aşırı yorgunluk böbrek üstü bezlerinin kortizol adı verilen bir stres hormonu salgılamasına sebep olur. Bu da çocukların daha sık uyanmasına ve uyandığında iyice ayılmasına sebep olur.
  • Çocuğunuz ağlarken, sizin sakinliğinizi korumanız çok önemlidir. Unutmayın, sorunları çözerken bir tarafın olaya hakim olması gereklidir ve bu taraf bebeğiniz olmayacaktır.
  • Unutmayın, gece boyunca yatağının sallanması, çocuğunuzun derin uykuya geçmesini engeller ve sağlıklı uyuyamamasına sebep olur.
  • Akşamları belli bir süre doğal ışık almak, uykuya geçişte yardımcıdır. Ailenizin uyku sağlığı için bebeğinizle kısa akşamüstü gezintileri yapabilirsiniz.
  • Uykudan 1 saat önce yapılan hazırlıklar normal sürede uykuya geçmeye yardımcı olur. Yatağa girdiğinizde rahatlamış ve uykuya hazırlanmış olursanız, daha rahat uyursunuz.
  • Bebeğinizin uyku vakti geldiğinde yine uyumayacak endişesine kapılmayın. Çünkü özellikle bebekler, annelerinin içinde bulunduğu ruh halini anlar ve taklit ederler.
  • Çocuğunuza gerekli uykunun süresi bazı öğelere bağlıdır; bunlardan en önemlisi çocuğun yaşıdır. Unutmayın, küçük çocukların uykuya daha çok ihtiyaçları vardır.
  • Gece uykusunda yarı uyanık hale gelmek doğal bir durumdur. Bebeğiniz yarı uyanık halden kendi kendine uykuya geri dönmeyi öğrenmemişse, her seferinde sizin yardımınıza ihtiyaç duyacaktır. 
  • Bebeğinize uyumasında yardımcı olurken davranışlarınız ve temaslarınız uyarıcı değil, yatıştırıcı olmalıdır.
  • Çocuğunuzun gece uykusu için yatacağı saat, gece boyu uyaması gereken süre ve sabah 06:00 - 8:00 saatleri arası kalkacağı şekilde ayarlanmalıdır.
  • Çocuğunuzun düzenli uyumasını sağlamaya çalışıyorsanız, bu durumun zaman aldığını ve dikkatli davranılması gerektiğini unutmayın. Doğru bir program sonunda göreceğiniz olumlu değişikliğe inanamayabilirsiniz.
  • Gece ağlayan bir bebekle, susması için oyun oynanırsa, onun tekrar uykuya dalmasını bekleyemeyeceğiniz gibi sonraki ağlamalarında da oyun oynamayı beklemesi doğal bir davranış biçimi olacaktır.
  • Yetersiz uyku çocukta davranış sorunlarına eğilim oluşturabilir. Ebeveynler çocuklarının yeterli uyku alabilmelerini sağlamaya ve uyku sorunlarının önüne geçmeye öncelik vermelidir.
  • Her çocuğun uykuya duyduğu ihtiyaç farklıdır. Bebeğinizin ihtiyacını anlayabilmek için en az 3 günlük uyku güncesinin incelenmesi gereklidir.
  • Bebeklerin uyku sorunlarının en temel sebebi ‘Uykusu gelince uyur’ diye bir inancımız olmasıdır. Gerektiği zaman uykuya dalma, öğrenilen bir davranıştır.
  • Geceleri bebeğinizi beslemeniz ya da altını değiştirmeniz gerekirse sert hareketler ve gürültü yaparak bebeği çok fazla uyarmayın. Unutmayın, bebeğinizin uykusunu ne kadar az dağıtırsanız tekrar o kadar kolay uykuya dalar.
  • Gözlerini ovuşturma, kulağını çekme, esneme gibi belirtiler bebeğinizin uykusunun geldiğini gösteren habercilerdir. Eğer uykusu geldiğinde onu yatağına yatırmakta gecikirseniz, bebeğiniz çok yorulacak ve uykuya dalmakta zorlanacaktır.
Kaynak : Uyku Danışmanı Seride Karakuş

Uyku eğitiminde nasıl başarılı olduğumuzu merak ediyorsanız buraya tıklayınız.
Bebekler hangi ayda ne kadar uyuması Gerekir? merak ediyorsanız buraya tıklayınız

Sevgili anneler sizin bebeğiniz günde toplam kaç saat uyuyor, bebeğinizde uyku düzeni oluşturabildiniz mi?