2 Şubat 2013 Cumartesi

Pimpirikli Anne

Bir Ben miyim Pimpirikli Anne?

Etrafımdakilerden o kadar çok ve sık eleştiri alıyorum ki, bugünden tezi yok kendimi pimpirikli anne olarak ilan ediyorum. İnanır mısınız, eleştirenlerin arasında eşim, yakın arkadaşlarım ve hatta kendi annem bile var.. Hadi eşim eleştiriyor ama anneme ne demeli... Herkes illa eleştiriyor ama bir kişi de çıkıp da bu kadar emeğini takdir ediyorum demiyor. Varsa yoksa olumsuz eleştiriler..

Şunu çok iyi biliyorum ki çocuk yetiştirme konusunda her annenin doğrusu farklıdır. Ancak bazı doğrular da vardır ki kişilere göre farklı yorumlanmaması gerekir. Örneğin; çocukların sürekli olarak abur cubur yemesi doğru değildir ve bu herkesçe kabul edilmekteyken bu konuda bile olumsuz eleştiriler alabiliyorum ve buna gerçekten gıcık oluyorum. Teknoloji çağında, istediğimiz her bilgiye her yerde ve anında ulaşabiliyorken nasıl oluyor da insanlar beni bu kadar acımasızca eleştiriyorlar anlayabilmiş değilim.

Genelde gelen yorumlar üç farklı şekilde oluyor; Kaan’dan büyük çocukların anneleri gereksiz yere pimpiriklendiğimi, Kaan’dan küçük bebeklerin anneleri konuları çok fazla abarttığımı söylüyorlar. Zaten anne olmayan kişilerin eleştirilerini ise burada hiç dile getirmeyeyim daha iyi, çünkü o yorumlar karşısında kendimi çok daha kötü hissediyorum.

Gelen Eleştirileri en temel konulara göre ayıracak olursam;

Çocukların Tv izleme durumu


X Şahıs: Aman ne olacak ki çocuklar ne öğrenirlerse tv’den öğreniyorlar. Hatta bir tanıdığımın çocuğu her şeyi pepeden öğrendi. Çocuk dediğin tv izleyerek büyür v.s …

Benim cevap: Sizce TV çok gerekli bir şey mi? 2 yaşına kadar izlemesin, sonrasında zaten illa ki izleyecek. Bence ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi. Tv.ye kilitlenip herkes gibi asosyal olacağına, pepeden öğreneceği şeyleri ben oğlumla birebir iletişim kurarak, ve de onunla sevgi dolu vakit geçirerek öğretebilirim.

Bu arada, tv.nin çocukların hayatına olumsuz etkilerini buradan göz atabilirsiniz.

Çocukların abur cubur yeme durumu


X şahıs: Al oğlum sana cips (ya da kek, pasta, bisküvi vs.) vereyim.

Benim cevap: Hayır teyzesi o daha cipsin tadını bilmiyor.

X şahıs: Yesin canım bir şey olmaz.

Benim cevap: Gerek yok, ne kadar geç tanışırsa o kadar iyidir.

X şahıs: Aaaa neden? Olur mu canım çocuklar cipsi çok sever. Bak nasıl da istiyor vereyim de yesin… Benim çocuklarım daha 6 aylıkken turşu yiyordu… Çocuğu bu kadar sıkboğaz etmesene, hem bak bebeğim nasıl da ufacık kalmış. Her şeyi saklarsan çocuktan, böyle kilo alamaz işteee…..

Benim cevap: Hayır teyzesi, olmaz dedim. Siz verin onu ben yiyeyim. Gerek yok tanımasın, çünkü çok gerekli bir şey değil. Onu yiyeceğine sağlıklı bir şeyler yesin. Hem önemli olan kilolu olması değil, sağlıklı olması. 0-3 yaş arası beslenmenin çocuklar için çok büyük önem taşıdığını, hatta bu dönemdeki beslenmenin zeka gelişimine ve bağışıklık sisteminin güçlü olmasına çok büyük etkisi olduğunu bilen bir anneyim ben.

Çocuklarda uyku durumu


En çok eleştiri aldığım konuların başında uzak ara uyku konusu geliyor. Oysa ki çocukların beslenmesi kadar uykusunu alması, uyku düzeni oluşması, uyuyarak büyümeleri gerektiğini ne kadar anlatsam bana az gibi geliyor. Hele ki bazı annelerin uykuyu basit bir olaymış gibi yansıtmalarına ve bilinçsizce konuşmalarına fazlasıyla geriliyorum.

X şahıs: Aman canım, bugünde uyumasın. Bir günden bir şey olmaz…

Benim cevap: Oluyor, hem de çok şey oluyor teyzesi. Rutinimizi bir gün bozduğumuz zaman oğlumun bozulan düzenini eski haline getirmemiz üç günümüzü alıyor. Hem ben o düzeni oturtabilmek için bir yıl uğraştım. O kadar emeği oğlum da ben de hayat boyu rahat edelim diye sarf ettim, siz istediniz diye ben oğlumun düzenini bile bile bozamam.

X şahıs: Akşam geç yatır ki sabah geç kalksın..

Benim cevap: Hayır işte, hiç de öyle değil. Çok sıklıkla yapılan bir hata, en azından bizde öyle değil. Benim oğlumun vücut saati tıpkı kurulu bir saat gibi; kaçta yatarsa yatsın, sabah aynı saatte kalkıyor.

X şahıs: Annesi, çocuğu biraz yor, uykusunu biraz geciktir. Çok yorarsan gece uyanmaz daha güzel uyur.

Benim cevap: Hiçte öyle değil. Aksine çok yorulunca daha fazla uyanıyor. Çünkü oğlum doğal uyku saatini geçirdiğinde, vücudu kortizol adı verilen stres hormonu salgılıyor. Bu da oğlumun gerginleşmesine neden oluyor. Gergin ve stresli olunca, doğal olarak uykuya dalmasını ve kaliteli uyumasını maalesef ki engelliyor.

X şahıs: Bak çocuk uyumak istemiyor işte, uykusu gelince uyur nasıl olsa…

Benim cevap: İşte size doğru bilinen bir yanlış daha. Ben oğlumu uyutmazsam, sabaha kadar uyumaz. Çünkü o daha çok küçük olduğu için uykusunu kontrol edebilecek yeteneğe sahip değil. Ben gerektiği zaman uykuya dalmayı öğretmezsem uyuması gerektiğini nasıl öğrenecek peki?

Bu arada "uyku eğitimi"adlı yazımı buradan göz atabilirsiniz.

Adım pimpirikli anneye çıktı ya sevgili okurlarım, bu konuyu aydınlatabilmek için değerli yorumlarınızı bekliyorum.

Söyleyin bakalım, ben miyim yanlış, yoksa onlar mı doğrusunu söylüyor..

Ben çıkamadım işin içinden, bir el atın da hep birlikte doğruyu bulalım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder